ULUSLARARASI EŞYA TAŞIMACILIĞINDA TAŞIMA SÖZLEŞMESİNİN TEMSİLCİ VASITASIYLA AKDEDİLMESİ VE TAŞIMACILIK SİMSARLIĞI
- Tevfik Mert SOLAK
- 23 Mar
- 20 dakikada okunur
GİRİŞ
Uluslararası taşıma hukukunda taşıma sözleşmesinin temsilci vasıtasıyla yapılmasının hukuki boyutunda tartışmalar ortaya çıkabilmektedir. Taşıma sözleşmesinin akdedilmesinde temsilcilerin rolü, taşıma simsarlarının sorumlulukları ve uluslararası taşımacılığın teorik olarak kanunlar ve uluslararası sözleşmeler kapsamında düzenlenmesine rağmen pratikte günümüzde sorunların tamamen ortadan kalkmadığı görülmektedir.
Uluslararası taşımacılık, küresel ticaretin ayrılmaz bir parçasıdır. Dünya genelinde ticaretin artması, eşyaların çeşitli coğrafyalara taşınmasını zorunlu hale getirmiştir. Taşıma sözleşmesi, taşıma işleminin başlangıcından bitimine kadar tarafların hak ve yükümlülüklerini belirleyen temel bir belgedir. Ancak, her taşımacılık sözleşmesinin doğrudan taraflarca yapılması mümkün olmayabilir. Bu noktada, taşımacılıkta temsilci kullanımı devreye girer. Temsilci, taşımacılık sürecinin farklı aşamalarında taraflar arasında aracılık yapar ve sözleşmenin oluşturulmasında aktif rol oynar.
Uluslararası taşıma sözleşmesi, taşıma organizatörleri, taşıyıcılar, alıcılar ve göndericiler arasında düzenlenebilir. Ancak, bu sözleşmelerin bazen taraflar arasındaki coğrafi mesafeler, dil engelleri veya hukukî zorunluluklar nedeniyle doğrudan taraflar arasında yapılması zorluk oluşturabilir. İşte bu noktada, temsilciler devreye girer. Temsilci, bir tarafın adına hareket eder ve taşıma sözleşmesinin akdini taraflardan biri adına gerçekleştirir.
Simsarlık, denizcilik ve diğer taşıma işlemlerinde uluslararası mecrada genellikle deniz taşımacılığında “broker” olarak tanınan kişilerin hukuk kapsamında hak ve sorumluluklarının Türk Hukuku kapsamında aldığı isim olarak görülebilmektedir.
Temsil yetkisi rızaen alınabileceği gibi kanuni temsilci sıfatıyla da zorunluluk nedeniyle alınabilir. Çalışmamız kapsamında ticari işlemler üzerinde durulacağı nedeniyle rızaen gerçekleştirilen temsil ilişkisi üzerinde durulacaktır.
I. ULUSLARARASI EŞYA TAŞIMACILIĞI SÖZLEŞMESİNİN TEMSİLCİ VASITASIYLA AKDEDİLMESİ
Uluslararası taşımacılık, giderek globalleşen dünyamızda kritik bir öneme sahiptir. Bu süreçte, birçok paydaşın bir araya gelmesi gerektiği gibi, doğru iletişim ve anlaşmalar da büyük bir rol oynamaktadır. İşte bu noktada, uluslararası taşımacılık sözleşmelerinde temsilci figürü, taraflar arasında köprü kurarak sürecin verimli işlemesine katkı sağlar. Temsilcilerin rolü, yalnızca konuları anlaşılabilir kılmakla kalmaz; ayrıca tüm tarafların çıkarlarını korumak ve güven ilişkisini desteklemek açısından da hayati bir öneme sahiptir. Uluslararası eşya taşımacılığı sözleşmelerinin temsilci sıfatıyla akdi hususunun detaylarına girmek adına öncelikle temsilci kurumunun açıklamasını yapmak gerekecektir.
A. Temsilci
Başka bir kişi hesabına yapılan bir işlemin etkilerinin doğabilmesi için temsilci olarak işlem yapan kişinin yetkili olması gerekir[1]. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu[2] (TBK) madde 40 ile 48 arasında düzenlenen temsil tanımına göre temsil, bir temsilcinin, temsil edilen bir kişi adına yaptığı bir işlemin hüküm ve sonuçlarının bu temsil edilen kişi üzerinde doğması işlemidir[3].
Temsilci yoluna başvuru, her zaman bir keyfiyet olmaktansa tarafların ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için bir zorunluluk halinden doğabilmektedir. Örnek olarak uzun bir seyahate çıkan bir kişinin işlerinin aksamaması adına bir temsilciye yetki vererek işlerinin devam ettirilmesini sağlaması, yurtdışında yapılacak bir anlaşmada ortak dil bilmeyen bir tarafın temsilci atayarak anlaşmayı temsilci vasıtasıyla akdetmesi örnek verilebilir. Çalışma konumuz olan uluslararası eşya taşımacılığı sözleşmelerinin de temsilci vasıtasıyla akdedilmesi, yine sözleşme taraflarından birinin taşıma işini temsilci vasıtasıyla bir taşıyana yaptırması veya bir taşıyanın bir taşıma işini temsilci vasıtasıyla alması örneklendirilebilir.
Örneklerden de anlaşılacağı üzere temsilcinin varlığı durumunda hukuki ilişkide yer alan taraf sayısı sabit kalsa da kişilerin sayısı artar.
Temsilciler, doğrudan ya da dolaylı yoldan temsilci olabilirler.
1. Dolaylı Temsil
Dolaylı temsilde temsilci, üçüncü kişiyle yapacağı anlaşmayı tamamen kendi nam ve hesabına yaparak hareket eder, ardından bu işlemden doğan tüm hak ve borçlarını temsil olunana devreder.
Dolaylı temsilci, hukuki işlemi tamamen kendi adına yaparken hak ve sorumlulukları başkası adına değil yine temsil eden üzerinde doğacak şekilde hukuki işlemde bulunan kişidir. Temsil eden bu hak ve sorumlulukları daha sonra temsil olunana devreder.
Her halde devir işleminin gerçekleşmesi için temsil edenin bu hak ve sorumlulukları devretmesi, temsil olunanın da bu hak ve sorumlulukları devralması ve ekonomik işlemleri kendisi yerine getirmelidir.
Taraflar, kendi aralarında gerçekleştirdikleri anlaşmalar nedeniyle yalnızca birbirlerine karşı işlem yapabilirler. Bu kapsamda da temsil eden ve temsil olunan arasında bir anlaşmazlık olması halinde, örnek olarak temsil edenin anlaşma kapsamında aldığı hak ve sorumlulukları temsil olunana devretmemesi halinde temsil olunan, yalnızca temsil edeni ifaya zorlayabilecekken üçüncü şahsı sözleşme konusu ifa borcunu yerine getirmeye zorlayamayacaktır[4].
TBK madde 40 ve 48 arasında düzenlenen temsil, dolaylı temsil hususunu düzenlemez. Yalnızca madde 40/3 kapsamında devir hususuna değinilerek dolaylı temsile atıf yapıldığı görülmektedir. Zira daha önce de anlatıldığı gibi dolaylı temsilde temsilci ile üçüncü şahıs arasında yapılan anlaşmada temsil olunan yer almamakta, daha sonra temsilci temsil olunana sözleşmeden doğan hak ve sorumluluklarını devretmektedir.
2. Doğrudan Temsil
Doğrudan doğruya temsil, temsil edenin anlaşmanın akdi sırasında temsil olunan adına işlem gerçekleştirdiğinin taraflarca bilinir olması ve temsil eden tarafından yapılan anlaşma kapsamında alınan tüm hak ve sorumlulukların temsil olunan adına yapıldığı temsil şeklidir.
TBK madde 40 kapsamında geçerli bir temsil ilişkisinin yer alabilmesi için temsilcinin yetkili olması gerekmektedir. Temsilci, yapacağı hukuki muameleyi temsil olunan adına yapmalı ve karşı tarafın bu hususu biliyor olması gerekmektedir.
Karşı tarafın geçerli bir temsil ilişkisinden haberdar olması bildirim, söz, davranış veya yazı ile yapılabilir. Temsil ilişkisinin karşı tarafa bildirilmesi hususunda temsil olunan tarafın kimliğinin daha sonradan açıklanması şartıyla temsil ilişkisinin kabul edilebileceği görülmektedir[5].
Karşı taraf temsil ilişkisinden tamamen habersizse, karşı tarafın da temsilcilik durumunu halin getirdiği noktada çıkarım yapma şansı bulunmuyorsa sözleşme temsil eden adına yapılmış sayılır. Bu gibi durumlarda herhangi bir engel yoksa temsil eden, temsil olunana hak ve sorumluluklarını devrederek dolaylı temsil halini gerçekleştirebilir.
B. Temsil Yetkisi
Temsil eden tarafın temsil olunanı temsil edebilmesi için geçerli bir temsil yetkisine ihtiyacı vardır. Temsil eden tarafın temsil olunan adına işlem gerçekleştirdiği esnada geçerli bir temsil yetkisi olmadığı durumlarda, temsil olunanın yapılan işlemle zorlayıcı bir bağı bulunmaz; ancak temsil olunan sonradan yapılan işlemi onaylayarak temsil ilişkisini kurabilir. Bu şekilde yetkisiz temsilci ile akdedilen bir sözleşme, temsil olunanın rıza göstermesi halinde temsil işlemi geçerli olacaktır.
Temsil olunan tarafın yapılan işlemi onaylamaması halinde ise temsil olunan işlemle bağlı olmaz, temsil eden taraf işlemi temsil olunan adına yaptığı için temsil eden taraf da işlem ile bağlı olmaz; karşı tarafın temsil edenin gerçekleştirdiği bu işlem nedeniyle bir zararının doğması halinde temsil eden, TBK madde 47 uyarınca karşı tarafın zararını tazmin edecektir.
Her ne kadar temsilci tarafından yapılan işlemin usulüne uygun yetkilendirme ile yapılmaması halinde işlemin geçersiz olması gerektiği düşünülse de tarafların menfaatlerinin korunabilmesi adına yetkisiz temsilcinin akdettiği sözleşmelerin geçerliliği hususunda istisnalar ortaya çıkmaktadır.
İşbu hususta temsilcilik kavramına kanımızca benzer bir örnek olarak TBK madde 526 kapsamında “Vekaleti olmaksızın başkasının hesabına işgören, o işi sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun görmekle yükümlüdür.” hükmü görülmekle birlikte vekaletsiz biçimde yapılan tüm işlerin etkisiz olmayacağı görülmektedir.
Temsil yetkisinin TBK madde 548/1 uyarınca ticari işletme konusuna giren her işi yapma yetkisinin ve kambiyo taahhüdünde bulunmaya yetkisinin olmasına rağmen madde 548/2 uyarınca taşınmaz devri veya bir hak ile sınırlandırma yapabilmesi kapsamında açıkça yetkilendirilmiş olması gerekir. Bir ticari işletme sahibinin ticari temsilci yetkisi vermeden ticari işletmenin yönetim ve işletimini yapması için yetkilendirdiği TBK madde 551 uyarınca düzenlenen ticari vekil ise açıkça yetkilendirilmeksizin ödünç para veya benzeri alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz veya dava açamaz.
TBK madde 41/2 kapsamında yetki belgesinin varlığı haline temsilci ile iyiniyetli üçüncü kişiler arasında yapılan işlemler, temsil ilişkisi sona ermiş olsa bile temsil olunanı bağlayacaktır.
C. İç ve Dış Temsil
İç Temsil, genel olarak temsil olunanın temsilcisi olan kişiye yetki vermesini ifade eder. Bazı hukuk türlerinde temsil eden ile temsil olunanın iradelerinin karşılıklı uyuşması yeterliyken bazılarında temsil olunanın doğrudan üçüncü kişiye bildirimde bulunması, bazı hukuk sistemlerinde ise vekalet gibi yetki verme unsurunun tek taraflı olarak sağlanması gündeme gelebilir[6].
Türk hukukunda temsil yetkisi temsil olunan tarafından verilebilmekte, bu kapsamda kanunda aksine düzenlemeler hariç bir özel yetki aranmaksızın temsil etme yetkisi verilebileceği görülmektedir. Alman hukukunda ise temsil olunan temsilciye bildirimde bulunarak temsil yetkisi verebilir veya direkt olarak üçüncü kişiye temsil ilişkisini bildirerek temsil ilişkisini kurabilecektir.
Anlaşılacağı üzere temsil ilişkisinin kurulması için her zamana bir karşılıklı iradelerin uyuşması durumuna ihtiyaç duyulmamakta, temsil olunanın iradesi ile temsil ilişkisi kurulabilmektedir. Fakat Türk ve Alman hukuku ile birlikte İsviçre ve İspanyol hukuku sisteminde görülen tek taraflı irade ile temsil ilişkisi kurulumu, diğer ülke hukuklarında genellikle görülmemekte ve temsilcinin iradesi aranabilmektedir[7].
Dış Temsil, temsil yetkisinin temsil olunan tarafından üçüncü kişilere bildirilmesi olarak tanımlanmaktadır[8]. Bu kapsamda dış temsilin, temsilci ile üçüncü kişiler arasındaki kuralları düzenlediği anlaşılmaktadır[9].
Dış temsil, temsil olunan tarafından açıkça irade beyanıyla veya fiili davranışlar ile açıklanabilir. Açık irade beyanı, temsil olunan tarafından üçüncü kişilere yazılı bildirim yapılarak, ilan edilerek veya üçüncü kişilere yetki belgesi gösterilerek yetkilendirme konusunda açık irade beyanında bulunmasıdır[10].
Dış temsilin bir başka yöntemi olan temsil olunanın fiili davranışları ise Kıta Avrupası hukuk sisteminde temsil ilişkisinin varlığını gösterecektir. Her ne kadar temsil ilişkisi bir fiil ile belirtilebiliyor olsa da temsil olunanın ihmali ile de oluşabilir. Bu durumda temsilcinin işlemlerinin sonucunda temsil olunanın üçüncü kişilere karşı sorumluluğu doğabilir.
D. Temsile İlişkin Kanunlar İhtilafı Kuralları
Temsil, 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun[11] (MÖHUK) madde 30 kapsamında düzenlenmektedir. MÖHUK, MÖHUK madde 2 uyarınca yabancılık unsurunun varlığı halinde uygulama alanı bulacaktır.
MÖHUK madde 30 kapsamında üç bağlama noktası mevcuttur. Temsilci ve temsil olunan arasındaki iç ilişkiyi düzenleyen madde 30/1, temsil olunan ile üçüncü kişi arasındaki ilişkiyi düzenleyen madde 30/2 ve 30/3, yetkisiz temsili düzenleyen madde 30/2[12].
1. Temsilci ile Temsil Olunan Arasındaki İç İlişki (MÖHUK m. 30/1)
Temsilci ile temsil olunan arasındaki ilişki, genellikle vekâlet veya iş görme sözleşmesi kapsamında değerlendirilir. Bu ilişkinin hangi hukuka tabi olacağı, taraflar arasında açık bir seçim yapılmışsa, seçilen hukuka göre belirlenir (MÖHUK m. 30/1). Tarafların hukuk seçimi yapmamış olması halinde, temsilcinin işyerinin bulunduğu yer hukuku veya işyeri yoksa yerleşim yeri hukuku uygulanır. Bu bağlama noktası, temsilcinin faaliyetlerini sürdüğü yer ile ilişkilendirilerek öngörülebilirliği artırmayı hedefler.
2. Temsil Olunan ile Üçüncü Kişi Arasındaki İlişki (MÖHUK m. 30/2)
Temsil olunan ile üçüncü kişi arasındaki ilişki, temsilcinin temsil yetkisini kullanarak gerçekleştirdiği işlemleri kapsar. Bu ilişkinin bağlama noktası olarak, temsil olunanın temsilcisine verdiği yetkiye göre işlem yapıldığı yerin hukuku esas alınmıştır (MÖHUK m. 30/2). Ancak temsil olunanın veya temsilcinin faaliyetinin ağırlıklı olarak gerçekleştiği yer hukukunun daha sıkı bağa sahip olduğu durumlarda bu hukuk da dikkate alınabilir.
3. Yetkisiz Temsil (MÖHUK m. 30/3)
Yetkisiz temsil durumunda, üçüncü kişi ile yapılan işlem, işlemin yapıldığı yer hukuku veya temsil olunanın yerleşim yeri hukukuna göre değerlendirilir (MÖHUK m. 30/3). Bu düzenleme, üçüncü kişinin korunmasını amaçlayarak işlemin geçerliliğinin öngörülebilir olmasını sağlamayı hedefler.
E. Uluslararası Eşya Taşımacılığı ve Temsilci
Uluslararası eşya taşımacılığı, temsil kuralları bakımından özel şartlar aramamakla birlikte taraflar arasında yapılan temsil işleminin temsil olunan nezdinde sonuç doğuracak şekilde yapılacak sözleşmelerle düzenlenebilir. Uluslararası eşya taşımacılığında sıklıkla görülen, bir taşıyıcı ve bir taşıtanın sözleşme yapmasıdır. Taşıyıcı ve taşıtan her zaman aynı ülkede olmayabilir, ortak bir dilleri olmayabilir, ortak hukuk sistemlerinde olmayabilirler.
Temsilciler, taraflar arasında bir sözleşme kurulmasını sağlamak amacıyla taraflardan birinin veya ayrı ayrı ikisinin de belirlediği iki temsilci olmak üzere temsil olunanlar üzerinde sonuç doğurmak amacı ve iradesiyle sözleşme akdederek ticaretin devamlılığını sağlamakta önemli rol oynarlar.
Kimi zaman temsilciler taraflardan birinin daimi temsilcisi olsa da zaman zaman belirli işin anlaşmasının ve icrasının yapılması amacıyla temsilci bulundurulabilir. Temsilcinin daimi olmasına örnek olarak, bir Çin lojistik firmasının Türkiye’de belirli bir kişiye temsil yetkisi vererek Türkiye’de eşya taşıtmak isteyen taşıtanlar ile işlem yapmasına imkan vermesi verilebilir. Belirli bir işin yapılması için bir yetki verilmesi hususunda ise Türk bir firmanın temsilci belirleyerek İngiltere’de yapılacak bir toplantıya gönderilmesi ve toplantı kapsamında temsil edilen adına tasarrufta bulunması örnek verilebilir.
Temsil ilişkisinin doğrudan gerçekleştirilmesine ek olarak daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi dolaylı yoldan eşya taşımacılığı hususunda temsilde ise temsil edenin kendi nam ve hesabına üçüncü tarafla anlaşma yapacağı ve sonradan hak ve yükümlülüklerini temsil olunana devredeceğini belirtmiştik. Bu kapsamda da dolaylı temsilciye örnek olarak bir temsil olunana yaptırılmak suretiyle komisyon alacak kişinin temsilci olması örnek verilebilir.
II. SİMSARLIK
Simsarlık, TBK kapsamında vekalet ilişkilerinin düzenlendiği dokuzuncu bölüm kapsamında yer alan m. 520 ile 525 arasında düzenlenmektedir. Uluslararası eşya taşımacılığında simsarlık hükümleri uygulansa da TBK madde 532 ile düzenlenen komisyon sözleşmesi uygulanmamaktadır; zira komisyon sözleşmesini düzenleyen madde metninde “komisyoncunun ücret karşılığında, kendi adına ve vekâlet verenin hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım veya satımını üstlendiği” tanımı yapılmaktadır.
Simsarlık ilişkisi, vekalet ilişkileri içerisinde düzenlenmekte ve vekalet hükümlerine dayanılarak gelişen bir ilişkidir.
Simsarlar, bağımsız tacir yardımcıları arasında acente ve komisyoncularla birlikte yer alırlar. Simsarlar, sözleşme kurmak isteyen tarafların sözleşme kurmasına TBK madde 520 kapsamında vekalet ilişkisi içerisinde aracılık ederler. Sözleşmenin kurulmasını sağlayan simsarlar, sözleşmeden bağımsız olarak ücrete hak kazanırlar. Bu nedenle taraflar arasında sözleşmenin kurulmasından sonra sözleşme feshedilse dahi simsar, ücretine hak kazanmış olacaktır.
TBK madde 520 ile simsarın temel olarak iki şekilde faaliyette bulunabileceği belirtilmiştir. Simsar, sözleşme yapmak isteyen ancak kimle sözleşme yapacağını bilmeyen kişilere doğru kişileri bulma işini yaparak “fırsat gösteren simsar” olabilir. Ayrıca taraflar arasında yapılacak sözleşmeye katkı sağlayarak, pazarlığa katılarak, sözleşme hazırlanmasına destek vererek “sözleşmenin kurulmasına katkı sağlayan simsar” olması da görülebilir. Ek olarak bu iki tür birleştirilerek “yönlendirici simsar” da olunabilir[13].
Simsarlık, bir iş görme sözleşmesi olarak nitelendirilir[14]. Simsara verilen temsil yetkisi, bir borç doğurmaktansa eksik iki taraflı bir borç olduğu görüşü savunulmaktadır; zira simsara iki tarafın anlaşması borcu yüklenilemeyecektir[15]. Bunun aksi görüş ise simsarın anlaşmayı sağlayana kadar borcunun devam edeceğini ve ancak kendisini temsil ettirenin bu borcu yerine getirmesi için simsarı dava edemeyeceği durumu savunmaktadır.
Eşya taşımacılığında simsarlar veya diğer adıyla taşıma işleri simsarları, taşıyıcı tarafın veya taşıtan tarafın temsilciliğini yaparak sözleşmenin akdinde görev alırlar. Simsarlık yapmak suretiyle bir eşyanın taşınması işine önayak olmak ve bu kapsamda genellikle işin gerçekleştirilmesi için gerekli olan taraflarla görüşme, uygun mal veya hizmeti bulma, pazarlık yapma, sözleşme düzenleme gibi gerekli işlemleri yapmak görevini üstlenen kişilere simsar veya uygulamada global adıyla “broker” adı verilir. Broker, uluslararası eşya taşımacılığında deniz yoluyla eşya taşımada genel olarak gemi brokeri olarak görülür.
İnternet üzerinden faaliyetini yürüten taşıma işleri simsarları, web sitesi kurarak eşya taşımacılığı yaptırmak isteyen kişilerin hızlıca taleplerini alarak buna göre yönlendirme yapmak amacı taşımaları nedeniyle fırsat yaratan simsar olduğu düşünülmektedir[16]. Bu kapsamda neden olarak ise simsarların eşya taşıtmak isteyen kişilere yaklaşık ücretleri gösterdiği ancak anlaşma yapılması için bir eylemde bulunmadıkları gösterilmektedir. Uluslararası eşya taşımacılığında da simsarlar sıklıkla farklı ülkelerde yer alan şirket ve şahıslarla iletişime geçer ve uygun yük ile uygun gemiyi bularak müşterisinin ticari kazancını sağlamak niyetindedirler. Simsarlar, genellikle internet yordamıyla farklı ülkelerdeki şirket veya kişiler iletişime geçmekte, web sitesi üzerinden taleplerini iletmelerinin akabinde ilgili şirket veya kişilerden gelen yanıta göre simsarlık işini görmektedirler.
Simsar, taşımacılık işlemleri sırasında taşıyıcı ve yük sahibi arasında aracılık yapar. Ancak, taşıma sözleşmesinin taraflarıyla doğrudan yükümlülük ilişkisi içinde değildir. Simsarın sorumluluğu genellikle taşıma sözleşmesinin düzenlenmesi, taşıma şartlarının belirlenmesi ve taraflar arasında uygun anlaşmaların yapılması ile sınırlıdır. Taşıma sırasında yükün zarar görmesi veya taşınan eşyaların kaybolması durumunda, simsarın sorumluluğu taşıyıcı ile yük sahibi arasındaki sözleşmeye ve taşımacılıkla ilgili düzenlemelere göre değişebilir. Yine de simsarın taşınan eşyanın zarar görmesi durumunda sorumluluğu genellikle sınırlıdır.
A. Simsarlık ve Vekalet İlişkisi
TBK m. 520/2 uyarınca simsarlık sözleşmelerine, vekalet sözleşmelerine ilişkin hükümler uygulanmakta, ancak özel olarak simsarlık sözleşmelerinde simsarın her zaman ücret hakkı doğmaktadır[17]. Bu kapsamda simsarlık işlemlerinde simsarın vekalet ilişkisinde yer aldığı gibi özen ve sadakat borcu olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından simsarlık sözleşmeleri, konusu belirlenmiş ve simsarın her zaman ücrete hak kazandığı özel bir vekalet sözleşmesi türü olarak tanımlanmıştır[18].
Simsarlık sözleşmesi, vekalet sözleşmelerinin özel bir alt türü olması nedeniyle simsarlık sözleşmesine ilişkin düzenleme bulunmayan durumlarda vekalet sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanır[19]. Simsarlık işlemi, vekalet sözleşmelerinden maddi fiili vekalet işlemi olması hususunda ayrılır, zira simsar her zaman bir yetki belgesine veya yetkili temsilci sıfatına ihtiyaç duymaz, simsarlar sözleşme yapılmasına aracı olurlar[20].
Simsarlık sözleşmesi, herhangi bir şekilde simsarın ücret alacağına müdahalede bulunamaz, aksi halde simsarlık sözleşmesi değil vekalet sözleşmesi uygulama alanı bulur[21]. Simsarların ücret alacağı, genellikle komisyon adı ile bilinir, sözleşme kapsamında simsarın alacağı ücret yerine komisyon kelimesinin kullanılması, TBK m. 19 uyarınca tarafların iradesinin esas alınması nedeniyle herhangi bir olumsuzluğa sebebiyet vermez[22].
Simsarlar, TBK m. 521/1 uyarınca simsarlık ettikleri esas sözleşme imza altına alındığı ve kurulduğu anda ücrete hak kazanırlar. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, simsarın aracılığını yaptığı iş sahibinin üçüncü kişi ile anlaşması, simsarın anlaşmanın kurulması ile faaliyeti arasında illiyet bağı olması, TBK m. 523 kapsamında simsarın hak kaybı durumu olmaması halinde simsarın ücret hakkının oluştuğuna kanaat getirmektedir[23]. Simsarın ücretine hak kazanması açısından esas sözleşmenin kurulması yeterli olup tarafların edimlerini yerine getirmeleri şartı bulunmamaktadır.
B. Simsarlık Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk
Simsarlık sözleşmeleri, vekalet sözleşmelerine uygulanan hükümlere tabi olmakla birlikte simsarlık sözleşmelerine uygulanacak hukuk taraflar arasındaki irade serbestisi ile belirlenebilir[24].
MÖHUK kapsamında simsarlık sözleşmesi özelinde bir hüküm olmaması dolayısıyla vekalet sözleşmelerinde hukuk seçimi yapılması halinde MÖHUK m. 24/1 uygulama alanı bulacaktır[25].
Taraflar arasında akdedilen sözleşmelere uygulanacak hukuk taraflarca seçilmezse, MÖHUK kapsamında kanunlar ihtilafı kuralları uyarınca uygulanacak hukukun tespit edilmesi gerekmektedir. MÖHUK kapsamında simsarlık sözleşmelerine veya vekalet sözleşmelerine uygulanacak hukuka ilişkin bir düzenleme bulunmaması sebebiyle MÖHUK m. 24/4 uygulama alanı bulacaktır. Bu aşamada tarafların seçtiği hukukun uygulanması subjektif bağlama kuralı niteliğindeyken MÖHUK m. 24/4 uyarınca belirlenecek olan sözleşmeyle en sıkı ilişkili hukuk objektif bağlama kuralı niteliğindedir[26].
Taraflar arasında bir hukuk seçimi yapılamaması halinde uygulanacak olan MÖHUK m. 24/4, vekalet sözleşmesi açısından sözleşmenin ticari veya mesleki faaliyet çerçevesinde kurulmuş olması yönünde ayrım ortaya çıkarmaktadır, ancak bu ayrım, bağlama noktasının tespitinde bir ayrılık çıkarmamaktadır. Konumuz olan simsarlık faaliyetleri ticari nitelikte iken, avukatlık faaliyetleri mesleki niteliktedir. Sözleşme ile en sıkı ilişkili hukukun tespitinde sözleşmeye karakteristik edim borçlusunun işyeri hukukunun uygulanacağı dikkate alındığında simsarlık sözleşmelerinde karakteristik edimin simsar tarafından yerine getirilen edim olduğu anlaşılmakta, uygulanacak hukuk tespitinde bu nedenle simsarın mesleki veya ticari faaliyetini gerçekleştirdiği yerin hukukunun uygulanacağı anlaşılmaktadır[27].
C. Taşıma Şekillerine Göre Simsarlık
Simsarlık, gemi brokeri örneğinde olduğu gibi farklı taşıma şekillerine göre farklı isimler alabilse de genel olarak simsarlık hükümlerine tabidir. Taşıma işleri simsarı daha çok fırsat gösterici simsar olması nedeniyle kendisi için iş gördüğü taşıyana yük taşıtmak isteyen taşıtanları veya yükünü taşıtmak isteyen taraflara uygun taşıyıcıyı gösterir.
Simsarlık nedeniyle ortaya çıkan alacaklar, TBK m. 147 kapsamında beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
1. Deniz Yoluyla Taşıma İşlerinde Simsarlık
Gemi brokeri veya diğer adıyla shipbroker için gemi sahiplerine ve eşya taşıtacak kişilere pazarın bilgisini veren, olası işlemler için araştırma halinde bulunan ve brokerlik hizmeti verdiği tarafa en karlı ve en iyi fırsatı sunan kişiler tanımlaması yapılabilir[28]. Simsar, taşıyıcı ve yük sahibi (gönderici) arasındaki ilişkilerde, taşımacılık sözleşmesinin şartlarının düzenlenmesine, taşıma sürecinin yönetilmesine, gerekli gümrük işlemlerinin tamamlanmasına ve gerektiğinde taşıma belgelerinin düzenlenmesine aracılık eder.
1924 tarihli Konişmentolara Müteallik Bazı Kaidelerin Tevhidi Hakkındaki Milletlerarası Antlaşma (Lahey Kuralları)[29] kapsamında deniz yoluyla yük taşımacılığında taşıyıcıların sorumluluklarını belirlenmiş olsa da simsarlık açısından bir tanım veya hüküm barındırmamaktadır. Aynı şekilde daha sonra ortaya konulan 1978 tarihli Hamburg Kuralları da simsarlık hususunda bir düzenleme getirmemiştir. Simsarın rolü, taşıma sözleşmesi uyarınca taşıma işinin organize edilmesinde ve taşımacılıkla ilgili şartların belirlenmesinde aracılık yapmakla sınırlıdır. Taşıma işinin organizasyonu, hat üzerinde seferde bulunan bir gemi ile eşyanın yükleme limanından alınarak o hattın sonuna taşınmasını, akabinde boşaltıldığı limandan başka bir gemiye yüklenerek asıl varacağı boşaltma limanına taşınması, taşıma işinin hem kara hem deniz yolu taşımacılığı içermesi halinde hem gemiyi hem kara taşıyıcısını organize etme işi gibi örneklendirilebilir.
Uygulamada tarafların müzakereleri sonucunda broker tarafından “recap”, “clean fixture”, “fixture recap” olarak özet nitelikli sözleşmeler düzenlenir ve taraflara sunulur. Bu sözleşmelere tarafların TTK madde 21/3 kapsamında daha önce üzerinde anlaşmaya varılan hususları içermesi nedeniyle “teyit mektubu” yerine geçer. İtiraz edilmemesi üzerine daha önce taraflar arasında farklı bir süre kararlaştırılmadıkça sekiz günlük itiraz süresi içerisinde tarafların itirazı olmaması halinde sözleşmeler geçerli sayılır[30].
Broker, belirli bir kişi için daimi olarak simsarlık işlemi yapıyor olabilir, bu durumda 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu[31] (TTK) madde 102/1 kapsamında aracı acentelik işleminden söz edilebilecektir. Bu şekilde çalışan broker, her ne kadar belirli bir kişi için daimi çalışıyor olsa da kendi ticari faaliyetlerini gerçekleştiriyor olması ve lehine işlem yaptığı bu kişiden bağımsız olması gerekmektedir, aksi halde broker hizmetindense pazarlamacılıktan bahsedilebilecektir[32]. Daimi broker, her ne kadar lehine işlem yaptığı kişiden bağımsız olsa da müvekkilinin gemileri için daimi olarak işlem yapıyor olabilir, bu şekilde arızi brokerden ayrılır.
Arızi broker, simsar tanımına daha uygundur, zira daimi broker acenteyle benzer olarak daimi çalışma gerçekleştirir. Arızi broker her işlem için müstakil bir anlaşma yaparak işlemi gerçekleştirir. Arızi broker, TBK madde 506/2 uyarınca üstlendiği işi ve hizmeti, temsil ettiği tarafın haklı menfaatini gözeterek sadakat ve özen yükümlülüğüne uygun olarak vekalet ilişkisi gereği yürütmek zorundadır. Özen borcundan doğan sorumluluğun belirlenmesinde TBK madde 506/3 uyarınca emsal iş gören basiretli bir brokerdan beklenecek davranışlar esas alınır.
Aşağıda yer alan GENCON94 standart charter party sözleşmesinin örneğini teşkil eden kesitinde[33] 1 numaralı kutusunda görülen “shipbroker”, genellikle Türk hukuku kapsamında yer edinen ve açıklamaya yer verilmiş olan simsarları ifade eder. Shipbroker, uygun yük ile uygun taşıma yolu ve uygun taşıma aracını eşleştirerek adına vekaleten harekette bulunduğu tarafın menfaatine işlem yapar. Aşağıda yer alan sözleşmede de görülüğü üzere, sözleşmede bir adet donatan, bir adet çarterer ve bir adet simsar için kutucuk düzenlenmiştir. Bu kapsamda, genellikle simsarın sözleşmede bir tarafta yer aldığını ve vekil edeninin menfaatine gerçekleştirdiği işlemi karşısında başka bir simsar olmaksızın doğrudan karşı tarafla yapabildiği anlaşılmaktadır.
2. Hava Yoluyla Taşıma İşlerinde Simsarlık
Hava yoluyla yapılan işlemlerin temsilci veya simsar ile yapılması mümkündür. 1929 tarihli Varşova Sözleşmesi[34] ve 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi[35] ile her ne kadar havayolu taşımacılığının esasları, taşıyıcının sorumlulukları ve sigorta şirketlerinin yükümlülüklerine yer verilmiş olsa da simsarlık hususunda tanımlayıcı bir hüküm yer almaz. Uluslararası Ticaret Odası (ICC), genel olarak hava taşımacılığını düzenlese de simsarlık veya brokerlik, brokerage açısından açıkça bir hükme yer veren bir düzenleme getirmemiştir.
Simsarlık, genellikle taşıyıcı (havayolu şirketi) ile yük sahibi (gönderici) arasındaki ilişkileri kolaylaştıran, taşıma sözleşmesinin kurulmasına aracılık eden ve taşıma sürecini organize eden bir hizmettir. Ancak, uluslararası havayolu taşımacılığına dair düzenleyici metinlerde simsarların hukuki tanımına dair doğrudan bir ifade bulunmamaktadır. Bununla birlikte, taşımacılıkla ilgili genel kurallar ve anlaşmalar, simsarların rolünü dolaylı yoldan etkileyebilir.
Taşımacılık sözleşmesine ilişkin olarak tarafların simsarla akdedecekleri sözleşmeler, her halde simsara herhangi bir sorumluluk yüklemezken, simsarın sözleşmedeki rolü gereği sözleşmenin ifası açısından gerçekleştirilmesi gereken işlemlerin iyiniyet kurallarına aykırı olarak gerçekleştirilmemesi halinde simsarın davranışı nedeniyle oluşan zararların simsardan tazmini istenebilir.
3. Kara Yoluyla Taşıma İşlerinde Simsarlık
Uluslararası Kara Taşımacılığı Sözleşmesi (CMR) 1980 yılında yürürlüğe girmiştir ve demir yolu taşımacılığını düzenler. CMR, taşımacılık sözleşmelerinin tarafları arasında sorumlulukları belirler, ancak simsarların hukuki tanımını doğrudan ele almaz. Simsar bu tür taşımacılık anlaşmalarında, taşımacılık sözleşmelerinin kurulmasına ve taşınan eşyanın düzgün şekilde teslim edilmesine aracılık eder.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu[36] (UNCITRAL) kara taşımacılığı gibi ticaretle ilgili birçok konuya dair kurallar geliştiren bir Birleşmiş Milletler organıdır. UNCITRAL Model Kanunu[37] gibi düzenlemeler, ticari uyuşmazlıkların çözülmesinde simsarların aracılık ettiği taşımacılık sözleşmelerine dair genel çerçeve sunar. Ancak, simsarların sorumluluğu, bu tür taşımacılık anlaşmalarına dair doğrudan bir düzenleme oluşturmaz.
Kara taşımacılığında simsarlık veya brokerlık, taşıma sözleşmesinin tarafları arasında aracılık yapan bir işlev olarak yer alır. Ulusal düzeyde TTK, 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu[38] gibi mevzuatlar, kara taşımacılığına dair düzenlemeler getirirken, simsarların hukuki statüsü genellikle taşımacılık sözleşmelerinin kurallarına ve ticaret hukukuna dayalı olarak şekillenir. Uluslararası düzeyde ise CMR ve UNCITRAL gibi düzenlemeler, kara taşımacılığına ilişkin genel kuralları belirlese de simsarların sorumluluklarına dair doğrudan düzenlemeler içermediği görülmektedir.
B. Simsarlığın Diğer Bağımsız Tacir Yardımcılarından Farkları
Simsarlık, bağımsız tacir yardımcıları olan acenteler ve taşıma işleri komisyoncuları ile aynı grupta yer almaktadır. Her ne kadar bu üç tür yardımcı aynı grupta yer alsalar da hem pratikte hem de hukuki açıdan görev ve sorumlulukları farklıdır. Simsarlık hizmeti TBK kapsamında düzenlenirken gerek acentelik gerekse taşıma işleri komisyonculuğu TTK kapsamında düzenlenmiştir; zira simsarlık işleminin yapılması için tarafın tacir olması zorunluluk değilken diğer işlemlerde tacir sıfatı aranır.
1. Simsarlık ile Acenteliğin Farkları
Acentelik, TTK madde 102/1 uyarınca tanımlanmaktadır. Genel olarak acentelik ile simsarlık benzer faaliyetler yürütmekte olsa da acentelik hizmeti sürekli[39] bir hizmet olarak devamlılık arz ederken simsarlık işlemlerinde devamlılık aranmamaktadır. Bu kapsamda daimi brokerlık işlemleri için acentelik işlemi tanımı yapılabilir.
Simsarlık ve acentelik, ticaret hukuku bağlamında farklı ihtiyaçlara cevap veren iki ayrı hukuki kurumdur. Simsarlık daha çok tek seferlik aracılık faaliyetlerini düzenlerken, acentelik sürekli bir ticari işbirliği gerektirir. Tacirler, faaliyetlerinin niteliğine göre bu iki müesseseden birini tercih ederek hukuki düzenlemelerini yapmalıdır. Uygulamada bu farkların doğru bir şekilde anlaşılması, tarafların hak ve yükümlülüklerini güvence altına almak açısından büyük önem taşır.
2. Simsarlık ile Taşıma İşleri Komisyonculuğunun Farkları
Taşıma işlerine göre simsarlık, her ne kadar taşıma işleri komisyonculuğuna benzese de taşıma işleri komisyonculuğundan ayrı bir sektördür. Zira simsar, taraflar arasında bir sözleşme kurulması işini yaparken taşıma işleri komisyoncusu dolaylı temsil işleminde olduğu gibi kendi nam ve hesabına bir taşıma sözleşmesi yaparak sözleşme dışı taşıyıcılara taşıma işini yaptırır. Bu durumda, sözleşme dışı taşıyanlara taşıma işleri komisyoncusu tarafından yaptırılan taşıma işleri, alt yüklenici ile yüklenici arasındaki hukuki ilişkiye paralel olarak taşıma işleri komisyoncusunun sorumluluğu altındadır. Bu durumda taşıma işleri komisyoncusu, taşıtan ile akdettiği sözleşmelerde taşıyan rolünde, taşıma işlerini yaptırdığı taşıyanlar ise fiili taşıyan rolündedir.
Taşıma işleri komisyonculuğu, TTK’nın dördüncü kitabının altıncı kısmında madde 917 ile yapılan tanımına göre komisyoncunun eşya taşımayı üstlendiği sözleşme tipidir. Taşıma işleri komisyoncusu, eşya taşımayı üstlenir ve taşıma işlemini yapacak taşıyıcılarla sözleşmede üzerine düşen taşıma borcunu ifa eder. Bu borcu ifa ederken taşıma işleri komisyoncusu, taşıyıcı firmalarla anlaşarak belirli ücretler karşılığında kendi taşıma borcunu bu firmaların yerine getirmesini sağlayabilir, bu kapsamda taşıma işleri komisyoncusunun taşıyıcı veya birden fazla taşıyıcıyı sözleşmenin ifası için örgütlenmesi işini yaptığı söylenebilir.
SONUÇ
Uluslararası eşya taşımacılığı sözleşmelerinin temsilci vasıtasıyla akdedilmesi, modern ticari ilişkilerde sıklıkla ihtiyaç duyulan bir yöntemdir. Temsil, taraflar arasında etkin bir iletişim ve işbirliği sağlayarak, ticari işlemleri kolaylaştırır ve olası uyuşmazlıkların önüne geçer. Özellikle farklı ülkelerde faaliyet gösteren taraflar arasında dil, hukuk sistemi ve coğrafi mesafeden kaynaklanan engeller, temsilci aracılığıyla daha kolay aşılabilir.
Temsilcinin hukuki statüsü ve yetkisi, taraflar arasındaki ilişkinin sağlıklı bir şekilde yürümesi açısından hayati önem taşır. Dolaylı veya doğrudan temsil durumlarında, temsilcinin yetkilerinin açık ve net bir şekilde belirlenmesi, taraflar arasında hak ve yükümlülüklerin korunmasını sağlar. Türk Borçlar Kanunu ve Milletlerarası Özel Hukuk mevzuatı, ulusal hukukta temsil ilişkilerinin düzenlenmesi açısından temel çerçeveyi sunmaktadır.
Uluslararası Eşya Taşımacılığı sözleşmelerinin kurulmasında bir aracılık hizmeti sağlayan simsarlar, sıklıkla tacirler tarafından başvurulan kişilerdir. Simsarlık hakkında özel bir düzenleme olsa da deniz yolu eşya taşımacılığı simsarlığı, havayolu eşya taşıma simsarlığı veya karayolu eşya taşıma simsarlığı hususunda özel düzenlemelerin olmaması nedeniyle spesifik olarak birbirlerinden hukuk düzeninde ayrılmadıkları görülmektedir. Uygulamada ise genel hatlarıyla aynı şekilde işlem yapan brokerlar, temsil ettikleri kişilerin menfaatine işlem yaparak sorumluluklarını yerine getirirler. Genel olarak sıklıkla görüldüğü üzere Türk hukukunda terminoloji sorunu olduğu görülmekle birlikte uluslararası alanda yapılan işlemlerde kullanılan terimlerin aynen Türkiye’de uygulamada yer edindiği görülmektedir.
Simsarlık, Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) düzenlenen bir iş görme sözleşmesidir ve ulusal ve uluslararası ticarette önemli bir hukuki kurum olarak yer almaktadır. Simsar, taraflar arasında bir sözleşmenin kurulmasına aracılık ederek ücrete hak kazanır ve bu ücret, sözleşme kurulduğu anda kazanılmış sayılır. Özellikle uluslararası taşımacılık sektöründe, simsarlar taşıyıcı ve yük sahipleri arasında kritik bir rol oynamaktadır.
Taşıma işlerinde simsarlar, farklı taşıma türlerine özgü hizmetler sunarken, acente ve taşıma işleri komisyoncusu gibi diğer bağımsız tacir yardımcılarından farklı bir hukuki statüye sahiptir. Örneğin, simsar yalnızca aracılık yaparken, taşıma işleri komisyoncusu taşıma borcunu üstlenir ve ifa eder. Acentelik ise sürekli bir ilişkiyi ifade ederken, simsarlık tek seferlik bir hizmet olarak karşımıza çıkar.
Deniz, kara ve hava taşımacılığında simsarlar, sözleşmelerin müzakere edilmesi ve organize edilmesinde önemli rol oynar. Bununla birlikte, taşıma süreçlerinde meydana gelen zarar ve kayıplardan genellikle doğrudan sorumlu tutulmazlar; sorumlulukları daha çok sözleşme şartlarının düzenlenmesi ve sürecin doğru şekilde yönetilmesi ile sınırlıdır.
Sonuç olarak, simsarların rolü ve hukuki sorumlulukları, TBK hükümleri ve taşımacılıkla ilgili ulusal ve uluslararası düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilmeli, her bir somut olay özelinde ayrıntılı şekilde incelenmelidir. Bu bağlamda, ticari faaliyetlerde taraflar arasındaki hukuki düzenlemelerin net bir şekilde belirlenmesi, olası uyuşmazlıkların önlenmesi adına önem arz etmektedir.
KAYNAKÇA
AKYOL, Şener, Türk Medeni Hukukunda Temsil, İstanbul, 2009.
ATAMER, Kerim, Yeni Türk Hukuku Uyarınca Incorporation, FIOST ve Arbitration London Kayıtları ile Bazı Güncel Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi, Deniz Hukuku Dergisi, 2012, C. 11, S. 1-4, s. 241-342.
AYTEKİN, Metin Uğur, Navlun Sözleşmelerinin Kurulmasında Aracılık Yapan Brokerlerin Hukuki Nitelikleri ve Tabi Oldukları Düzenlemeler, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021, S. 2, s. 1949-1985.
BAKAR, Gökhan, Taşınmaz Simsarlığı Sözleşmesinde Ücret ve Tabi Olduğu Hükümler, Ankara, 2022.
BİLGE, Fatih Furkan, Simsarlık Sözleşmesinde Simsarın Ücret Hakkı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 5, 2023, s. 342-381.
BİNGÖL, Fatma Itır, İnternet Üzerinden Faaliyetini Yürüten Taşıma İşleri Simsarının Sadakat ve Özen Borcu, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020, C. 10, S. 2, s. 219-249.
ÇELİKEL, Aysel / ERDEM, Bahattin Bahadır, Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul, 2017.
EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2024.
HELVACI, Serap / KARASU, Bülent, Yetkisiz Temsilcinin Hukuki Sorumluluğu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, C. 24, S. 1, 2018, s. 197-214.
HUYSAL, Burak, Milletlerarası Özel Hukukta Temsile Uygulanacak Hukuk (Mukayeseli maddi hukuk ve kanunlar ihtilafı kurallarıyla birlikte), İstanbul, 2015.
KARA, Doğan, Vekalet Sözleşmesine Uygulanacak Hukuk, Public and Private International Law Bulletin, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2019.
NOMER, Ergin, Devletler Hususi Hukuku, Ankara, 2017.
OĞUZMAN, Kemal / Öz, Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, 2023.
ŞAHİNİZ, Salih, Türk Borçlar Hukukunda Gayrimenkul Tellallığı (Emlak Komisyonculuğu-Emlak Danışmanlığı Sözleşmesi, İstanbul, 2002.
ŞANLI, Cemal / ESEN, Emre / ATAMAN FİGENMEŞE, İnci, Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul, 2018.
ŞENER, Oruç Hami, Ticari İşletme Hukuku, Ders Kitabı, Ankara, 2020.
ULUKAYA, Selda, Deniz Ticareti Hukukunda Brokerin Hak ve Yükümlülükleri, İstanbul, 2018.
ÜLGEN, Hüseyin / HELVACI, Mehmet / Kaya, Arslan / NOMER ERTAN, Füsun, Ticari İşletme Hukuku, İstanbul, 2019.
YILDIZ, Şükrü, Taşınmaz Simsarlığı Sözleşmesinin Şekli ve Şekle Uyulmamasının Hukuki Sonuçları, Cevdet Yavuz’a Armağan, Emlakçılıkta Sözleşmenin Önemi ve Yaptırımları Paneli, İstanbul Ticaret Odası, 2014.
[1] HELVACI, Serap / KARASU, Bülent, Yetkisiz Temsilcinin Hukuki Sorumluluğu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, C. 24, S. 1, 2023, s. 198.
[2] R.G. 04.02.2011, S. 27836.
[3] OĞUZMAN, Kemal / Öz, Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, 2023, s. 211. EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, 2024, s.
[4] OĞUZMAN / ÖZ, s. 213.
[5] EREN, s. 432.
[6] HUYSAL, Burak, Milletlerarası Özel Hukukta Temsile Uygulanacak Hukuk (Mukayeseli maddi hukuk ve kanunlar ihtilafı kurallarıyla birlikte), İstanbul, 2015, s. 39-40.
[7] HUYSAL, s. 42.
[8] OĞUZMAN / ÖZ, s. 229.
[9] AKYOL, Şener, Türk Medeni Hukukunda Temsil, İstanbul, 2009, s. 48.
[10] HUYSAL, s. 43.
[11] R.G. 12.12.2007, S. 26728.
[12] HUYSAL, s. 54.
[13] BİNGÖL, Fatma Itır, İnternet Üzerinden Faaliyetini Yürüten Taşıma İşleri Simsarının Sadakat ve Özen Borcu, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020, C. 10, S. 2, s. 221-222.; ŞENER, Oruç Hami, Ticari İşletme Hukuku, Ders Kitabı, Ankara, 2020, s. 301.
[14] ŞAHİNİZ, Salih, Türk Borçlar Hukukunda Gayrimenkul Tellallığı (Emlak Komisyonculuğu-Emlak Danışmanlığı Sözleşmesi, İstanbul, 2002, s. 1.
[15] BİNGÖL, s. 225.
[16] BİNGÖL, s. 227.
[17] EREN, s. 721. BAKAR, Gökhan, Taşınmaz Simsarlığı Sözleşmesinde Ücret ve Tabi Olduğu Hükümler, Ankara, 2022, s. 53. ŞAHİNİZ, s. 8. ÜLGEN, Hüseyin / HELVACI, Mehmet / Kaya, Arslan / NOMER ERTAN, Füsun, Ticari İşletme Hukuku, İstanbul, 2019, s. 782.
[18] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/555 Esas, 2018/442 Karar, 07.03.2018 Tarihli kararı.
[19] YILDIZ, Şükrü, Taşınmaz Simsarlığı Sözleşmesinin Şekli ve Şekle Uyulmamasının Hukuki Sonuçları, Cevdet Yavuz’a Armağan, Emlakçılıkta Sözleşmenin Önemi ve Yaptırımları Paneli, İstanbul Ticaret Odası, 2014, s. 3046.
[20] BİLGE, Fatih Furkan, Simsarlık Sözleşmesinde Simsarın Ücret Hakkı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 5, 2023, s. 346.
[21] ŞAHİNİZ, s. 8.
[22] ŞENER, 310.
[23] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2014/859 Esas, 2016/428 Karar, 30.03.2016 Tarihli kararı.
[24] OĞUZMAN / ÖZ, s. 24. ŞANLI, Cemal / ESEN, Emre / ATAMAN FİGENMEŞE, İnci, Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul, 2018, s. 263.
[25] ÇELİKEL, Aysel / ERDEM, Bahattin Bahadır, Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul, 2017, s. 366.
[26] ŞANLI / ESEN / ATAMAN FİGENMEŞE, s. 280.
[27] KARA, Doğan, Vekalet Sözleşmesine Uygulanacak Hukuk, Public and Private International Law Bulletin, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2019, s. 176. NOMER, Ergin, Devletler Hususi Hukuku, Ankara, 2017, s. 163.
[28] ULUKAYA, Selda, Deniz Ticareti Hukukunda Brokerin Hak ve Yükümlülükleri, İstanbul, 2018, s. 62.
[29] R.G. 22.02.1955, S. 8937.
[30] ATAMER, Kerim, Yeni Türk Hukuku Uyarınca Incorporation, FIOST ve Arbitration London Kayıtları ile Bazı Güncel Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi, Deniz Hukuku Dergisi, 2012, C. 11, S. 1-4, s. 254.
[31] R.G. 14.02.2011, S. 27846.
[32] AYTEKİN, Metin Uğur, Navlun Sözleşmelerinin Kurulmasında Aracılık Yapan Brokerlerin Hukuki Nitelikleri ve Tabi Oldukları Düzenlemeler, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021, S. 2, s.1956.
[33]https://www.denizticaretodasi.org.tr/Media/SharedDocuments/Antlasmalar/Turkce/THE_BALTIC_AND_INTERNATIONAL_MARITIME_COUNCIL_UNIFROM_GENERAL_CHARTER_CODENAME_GENCON.pdf (E.T. 02.01.2025)
[34] R.G. 13.03.1997, S. 15877.
[35] R.G. 14.04.2009, S. 27200.
[36] UNCITRAL web sitesi için bkz, https://uncitral.un.org/ (E.T. 15.11.2024)
[37] UNCITRAL Model Kanunu iç in bkz., https://uncitral.un.org/sites/uncitral.un.org/files/media-documents/uncitral/en/06-54671_ebook.pdf, (E.T. 15.11.2024)
[38] R.G. 19.07.2003, S. 25173.
[39] ŞENER, s. 343.
Comments