MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKTA TEK SATICILIK SÖZLEŞMELERİNE UYGULANACAK HUKUK
- Tevfik Mert SOLAK
- 10 Eyl 2024
- 26 dakikada okunur

GİRİŞ
Küresel çapta ekonomi ve sanayi alanında yaşanan gelişmeler ve çağımızda uluslararası ticaretin yaygınlaşması neticesinde devletler arasındaki ticari ilişkiler günden güne büyümektedir. Yaşanan büyüme ile üreticiler ve satıcılar sürekli olarak iletişim halinde olarak müşteri portföylerinin taleplerini karşılamaktadır. Üreticiler, ürettikleri ürünleri uluslararası ticarete sürmek için dünya çapında şubeleşmek gibi yüksek riskler ve ekonomik yüklerle karşı karşıya kalmamak adına, ürünlerini satıcılar üzerinden alıcılar ile buluşturabilmektedirler. Bu şekilde de üreticiler dünyanın her yerinde bulunma zorunluluğu yerine, günümüzün elektronik gelişmelerinden de faydalanılarak dünya çapındaki satıcılar aracılığıyla ticaretlerini gerçekleştirebilmektedirler. Üreticiler ile satıcılar arasındaki bu ilişkinin doğası gereği, bazı durumlarda bu üreticiler ve satıcılar birbirlerine tek satıcılık sözleşmesi ile hukuki olarak bağlanabilmektedir. Satıcıların hedeflenen pazarların ticari teamüllerini, hukuk kurallarını, ekonomik ve sair hususlar konusunda dünyanın başka bir yerindeki üreticiye kıyasla daha hakim vaziyette olması veya satıcıların üreticiyle aynı pazarda mevcudiyet göstermesine rağmen üreticinin perakende yerine toptan işlem yapması halinde kar elde edebileceği gibi durumlarda üreticilerin satıcılar aracılığıyla ürettikleri ürünü alıcıya ulaştırması, ticari hayatta sıklıkla tercih edilen ve kullanışlı bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Üreticiler ve satıcılar aynı ülkede ve bu nedenle aynı hukuk sisteminde bulunabildikleri gibi, birbirlerinden farklı ülke ve farklı hukuk sistemlerinde bulundukları haller de günümüzde sıklıkla karşılaşılmaktadır. Üretici ve satıcılar arasında akdedilecek tek satıcılık sözleşmesinde tarafların farklı ülkelerde olması, 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun[1] m. 2 uyarınca bir yabancılık halinin mevcut olması gibi hallerde taraflar arasında akdedilen tek satıcılık sözleşmelerine uygulanacak hukukun belirlenmesi, tarafların ticaretine yön verecek hukuk kurallarının, tarafların hak ve yükümlülüklerinin bilinmesi gibi hususlarda önem arz etmektedir.
Çalışmamızda da öncelikle üreticiler ile satıcılar arasındaki tek satıcılık sözleşmesinin unsurlarından bahsedilecek, tek satıcılık sözleşmesinin benzer sözleşmeler ile arasındaki ilişkiler açıklanacak, ardından tek satıcılık sözleşmelerinin geçerli olması için aranan şartlar belirtilecektir. Çalışmanın devamında ise geçerli bir tek satıcılık sözleşmesine uygulanacak hukukun belirlenmesi sırasında önem arz eden durumlar detaylıca açıklanacak, tarafların herhangi bir hukuk seçimi yapmaması halinde ise uygulanacak hukukun nasıl belirleneceği açıklanacaktır.
I. Milletlerarası Özel Hukukta Tek Satıcılık Sözleşmesi
A. Tek Satıcılık Sözleşmesinin Tanımı ve Niteliği
Tek satıcılık sözleşmesi, üretici tarafından üretilen ürünlerin alıcıyla buluşturulması aşamasında kolaylık sağlayan bir sözleşme türüdür. Şöyle ki, üreticilerin üretecekleri ürün başına maliyetleri, üretecekleri ürün sayısına göre değişim gösterebilmektedir, üreticiler maliyetin azalması ve ürünlerin daha ucuza satılabilmesini sağlamak için yüksek hacimli üretimler yapmakta olsalar da, ürünlerin asıl alıcıları üreticinin ürettiği miktarda ürün talep etmemekte olabilir; bu durumda üretici, ürettiği ürünlerin tamamının veya bir kısmının ticaretini tek satıcılık sözleşmesi akdettiği satıcı üzerinden gerçekleştirebilecek ve alıcılar talep ettikleri miktarda ürün almakta serbest olabilecektir. Bu hallerin dışında birçok örnek verilebileceği gibi uluslararası ticaret yapmak isteyen bir üretici için hedef pazara ulaşma amacıyla da hedef pazardaki bir satıcı ile tek satıcılık sözleşmesi yapılabilecektir.
Tek satıcılık sözleşmesinin varlığı halinde üretici, ürettiği ürün üzerinde tasarruf yetkisinden tamamen ayrılmış sayılmayabilecek, buna rağmen ürünler ile ilgili riskler satıcı üzerinde bırakılabilecektir. Hedef pazara girerek uluslararası ticaret yapmak isteyen üreticiler ise hedef pazarın ticari teamüllerinden, alıcılar ile tek tek iletişime geçmek için sermaye harcamaktan ve hedef pazardaki farklı hukuk kurallarından korunarak sadece sözleşmenin diğer tarafı olan satıcı ile belirlenmiş sözleşme kapsamında sorumlu olabilecektir.
Tek satıcılık sözleşmesinin varlığı neticesiyle hedef pazarda üreticinin ürünlerinin ticaretini gerçekleştiren satıcı, üreticinin üzerinden tüm riskleri almakla kalmayarak üreticinin az hacimli ve farklı kişiliklere ürün tedarik etmesi yerine tüm tedarik zincirini tek bir yerde toplayarak üreticinin tüm siparişleri tek bir satıcı üzerinden hedef pazara sunmasına olanak sağlamaktadır.
Tek satıcılık sözleşmesi ile ilgili olarak küresel çapta ve Türk hukukunda bir tanım yer almamaktadır. Uygulama kapsamında tek satıcılık sözleşmesi, doktrinler ve mahkeme kararları ile pozitif hukukta yer edinmiştir. Tek satıcılık sözleşmeleri, uygulamada her zaman aynı isimle yer almasa da 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu[2] kapsamında sözleşmenin yorumunu düzenleyen m. 19 uyarınca sözleşmenin niteliği belirlenirken tarafların kullanmayı tercih ettikleri kelimelere değil tarafların gerçek iradelerinin araştırılması gerekmektedir[3].
Tek satıcılık sözleşmesi, üretici ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde ve sürekliliği olan ve bu sözleşme ile üretici ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede üreticiye sadakat yükümlülüğü bulunan bir tek satıcı yordamı ile satmak üzere bu tek satıcıya göndermeyi, karşılığında ise tek satıcının da bu ürünlerin satışını kendi nam ve hesabına yapmasını sağlayarak sürümü artırmak için faaliyette bulunmak olarak da tanımlanmaktadır[4]. Tek satıcılık sözleşmelerinde satış konusu malın çeşidi, miktar ve fiyatı, ödeme yöntemi, satış bölgesi ve sözleşme süresi açıkça belirtilmelidir. Tek satıcılık sözleşmesinin unsurları, süreklilik, tek satıcının kendi nam ve hesabına hareket etmesi, üreticinin sürümünü artırma faaliyetinde bulunmak ve tek satış hakkının tek satıcıya tahsisi olmak üzere dört ana gruba ayrılabilir.
İlk unsur olarak yer alan süreklilik unsurunda, yüksek hacimli üretim sağlayan üreticilerin tek satıcılar ile belirli veya belirsiz süre boyunca fakat süreklilik arz edecek şekilde malların satıcı tarafından satın alınarak hedef pazarda pazarlanması üzerinde anlaşma sağlarlar[5]. Süreklilik unsurunun varlığı hususunda sözleşme taraflarının karakteristik edimleri, hak ve yükümlülükleri önem arz eder. Sürekliliğin var olabilmesi için üretici tarafından belirlenen pazarda sadece sözleşmeye taraf olan tek satıcıya münhasır bölgede satış hakkı vermesi, tek satıcının da üreticinin menfaatlerini gözetme gibi yükümlülükleri süreklilik unsurunu ispat edebilecektir[6].
Bir diğer unsur olarak yer alan tek satıcının kendi nam ve hesabına hareket etmesi unsuru ile tek satıcı üreticinin bir şubesi veya acentesi olmaktan ayrı bir hukuki rejime sokulur. Tek satıcı, işlemlerini kendi nam ve hesabına yaparak üreticiden ürünleri satın alacak ve alıcılara satış yapacaktır. Bu nedenle üreticinin sorumluluğu da ürünleri tek satıcıya sattığı andan itibaren ortadan kalkacaktır[7].
Üreticinin sürümünü artırma faaliyeti, tarafımızca üreticinin faaliyet çevresini genişletmek maksadıyla tek satıcılık sözleşmesi tarafı olmasının ana nedeni gibi görülebilmektedir. Tek satıcı, sözleşme kapsamında üreticinin sürümünü artırmasına yönelik açıkça bir hüküm bulunmadığından bahisle bu şekilde bir yükümlülüğünün olduğunu ileri süremez[8]. Tek satıcı, sözleşme kapsamında üreticinin sürümünü artırmak için pazar araştırması yapmak, alıcıları teşvik edecek işlemler yapmak gibi yükümlülükler içerisindedir[9].
Tek satıcıya üretici tarafından ilgili pazarda tek satıcılık hakkı tahsisi unsuru, sözleşme kapsamında belirlenen bölge içerisindeki tek satış hakkının tek satıcıya verilmesi ile sözleşmenin niteliğine uygun bir unsurdur. Tek satış hakkının sözleşme ile belirlenen bölgede tek satıcıya verilmesi ile üretici, sözleşme tarafı olan tek satıcı dışında herhangi bir kişiyi satış yapmaya yetkilendiremez. Tek satıcı da bu yetki ile herhangi bir rekabete girmeden üreticinin mallarını satın alarak diğer alıcılara satışını gerçekleştirir[10]. Tek satıcı olma yetkisi, ürünün piyasa içindeki satışını değil, ürünün ilgili coğrafyada üreticiden satın alınarak satılmasını sınırlandırmakta olduğundan pazar içerisine tek satıcı tarafından sokulan ürünün ticaretine aksi sözleşmede belirtilmemişse müdahale edilmez.
B. Tek Satıcılık Sözleşmesinin Benzer Sözleşme Türlerinden Farkları
Tek satıcılık sözleşmelerinde üretici ile tek satıcı aynı dağıtım seviyelerinde olamayacakları nedeniyle tek satıcılık sözleşmelerinin dikey sözleşme türlerinden biri olduğu anlaşılabilmektedir[11].
Tek satıcılık sözleşmeleri, tek satıcının dağıtıcı rolünde olması gibi nedenlerle bir dağıtım sözleşmesi türü olarak ele alınabilir. Dağıtım sözleşmeleri üreticinin toptancıya, toptancının perakendeciye, perakendecinin de nihai alıcıya satış yaptığı klasik sistemlerin uzun vadede sözleşme temellerine oturtulduğu sözleşmelerden oluşabilmektedir[12]. Tek elden dağıtım, tek elden satış sözleşmeleri dağıtım sözleşmelerinin türleridir. Tek satıcılık sözleşmeleri de tek elden dağıtım sözleşmelerinin bir türü olarak ele alınır.
Kendi nam ve hesabına ürün alıp bu ürünleri başka kişilere satan kişilere “satıcı” denilmektedir. Dağıtım sözleşmesine taraf olan bir satıcı ise uzun süre boyunca üreticinin mallarını alıp sözleşme kapsamında satışını yapmakla mesul olduğunda satıcılık faaliyeti yerine dağıtım ağındaki görevine odaklanabilmektedir ki bu tarz durumlarda bir bayilik hali oluşabilmektedir. Bir tek elden dağıtım türü olan ve sıklıkla tek satıcılık sözleşmeleri ile karşılaştırılan bayilik sözleşmesi her ne kadar tek satıcılık sözleşmesi gibi bir dağıtım sözleşmesi olsa da tek satıcılık sözleşmesinin unsurlarından biri olan “tek satıcılık hakkı” gibi münhasır bir yetki bayilere sunulmamaktadır[13]. Tek satıcılık sözleşmeleri bayilik sözleşmelerinin özel nitelikli bir alt türü olarak[14] görülmektedir.
Tek elden dağıtım sözleşmelerinin türleri tek satıcılık sözleşmeleri, acente, bayilik, komisyonculuk ve franchising sözleşmeleri olarak örneklendirilebilir. Tek elden dağıtım sözleşmeleri genel kapsamda kalarak hem ürün hem de hizmet dağıtımı için kullanılmaktadır[15].
Tek elden satış sözleşmelerinde üretici, tek satıcılık sözleşmesinde satıcıya tahsis ettiği coğrafi veya farklı kademelerdeki satış hakkı tahsisini tek bir satıcıya vermez, satıcı sıfatındaki kişi ve kişiler, aynı üreticiden aynı coğrafi bölgede ve/veya farklı kademelerde bulunan kişilerle birlikte aynı ürünleri satın alarak satabilir. Bu durumda tek satıcı sözleşmesinde satıcı coğrafi bölgesinde rekabet etmez durumda olmasına rağmen tek elden satış sözleşmesine taraf olan satıcılar diğer satıcılar ile rekabet eder.
C. Tek Satıcılık Sözleşmesinin Geçerliliği
TBK m. 26 uyarınca tarafların serbestçe sözleşme akdedebileceği açıkça belirtilmiştir. İlgili madde kapsamında kurulacak sözleşmeler emredici hükümlere, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olamayacaktır. Tarafların iradeleri nedeniyle aralarında yapacakları sözleşmelerde kural olarak belirli bir şekle uyma zorunluluğu bulunmaz. TBK m. 12 uyarınca kanunda sözleşmeler için öngörülen şeklin varlığı halinde bir şekil şartı olduğu, aksi açıkça belirtilmedikçe sözleşmelerin şekil serbestisine sahip olduğu belirtilmektedir. Kanun tarafından sözleşmenin şekil şartı olması tarafları ve üçüncü şahısları korumak için ve resmi prosedürlerin ilerleyişini devam ettirmek için şekil şartı öngörülebilir[16].
Tek satıcılık sözleşmesi ile satıcının ekonomik özgürlüğü ne kadar katı şekilde kısıtlanırsa ve kendi faaliyet özgürlükleri ne kadar azaltılırsa, sözleşmede o ölçüde bir ahlaka aykırılık hali oluşabilir. Sözleşmede ahlaka aykırılık teşkil edecek hususlar sadece satıcının kısıtlanmasına ilişkin değil, sözleşmenin feshine ilişkin hususlarda da ortaya çıkabilmektedir[17].
Tek satıcılık sözleşmelerinin belirli süreli olabileceğine dair daha önce verdiğimiz bilgi kapsamında, belirlenecek sürenin ahlaka aykırı şekilde uzun tutulması, sürenin bitmesinin ardından tek satıcının üreticinin ürünlerine rekabet oluşturacak farklı işlemler yapması gibi yasakların varlığı halinde doktrinde tek satıcılık sözleşmesinin geçerli olmayacağı hususları tartışılmaktadır. Sözleşmenin süresinin ahlaka aykırılığı her halde somut olaya göre değerlendirilebilecektir, zira sözleşme serbestisine göre her sözleşmenin niteliğine göre karar vermek gerekecektir[18]. Tek satıcılık sözleşmelerinin süresiz olarak düzenlenmesi hallerinde de yine somut olayın özelliklerine göre tarafların karşılıklı menfaatleri gözetilerek değerlendirme yapılacaktır.
Tek satıcılık sözleşmesi, ürün yerine tek satıcının emeğine dayalı bir sözleşme olma niteliğine sahip bir sözleşme olarak düzenlenmekteyse; tek satıcılık sözleşmesi hizmet sözleşmesi karakterindeyse, TBK m. 430 uygulama alanı bulabilecektir[19].
TBK m. 12 uyarınca şekil serbestisi, tek satıcılık sözleşmelerine uygulanabilmektedir. Uygulamada yazılı şekilde kurulan sözleşmeler ağır basmakta olsa da herhangi bir düzenlemede tek satıcılık sözleşmelerinin yazılı olarak düzenlenmesi şartı yer almadığı gerekçesiyle sözlü olarak yapılmasının önünde bir engel bulunmamaktadır.
Sözleşmenin yazılı veya sözlü olmaması gibi hallerde, sözleşmenin zımni olarak kurulduğu görülebilir. Zımni olarak tek satıcılık sözleşmesinin kurulmasına üreticinin belirli bir coğrafyada tek bir kişiye münhasır satış hakkı tahsis etmesi veya tarafların arasında 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu[20] m. 21 uyarınca teyit mektubu olması gibi haller örnek verilebilmektedir.
D. Tarafların Hak ve Yükümlülükleri
İvazlı bir sözleşme türü olması nedeniyle tek satıcılık sözleşmeleri hem üreticiye hem de tek satıcıya bazı haklar ve yükümlülükler tanımaktadır. Sözleşme kapsamında süreklilik, tek satıcının kendi nam ve hesabına hareket etmesi, üreticinin sürümünü artırma faaliyetinde bulunmak ve tek satış hakkının tek satıcıya tahsisi unsurlarının yer alması gerektiği de göz önüne alındığında sözleşmeye karakterini veren haklar ve yükümlülüklerin de paralel olabildikleri görülmektedir.
1. Üreticinin Hakları
a. Mal Bedelini Talep Etme Hakkı
Üretici, tek satıcılık sözleşmesi kapsamında sözleşmeye konu malı tek satıcıya teslim etme yükümlülüğündedir. Bu teslim sonucunda taraflar arasındaki sözleşmenin doğası gereği, herhangi bir riskin tek satıcının üzerinde bırakılması gerekmekte; üreticinin tek satıcıdan her teslimde tek satıcının satışlarından bağımsız olarak bedel talep etme hakkı doğmaktadır[21].
b. Tek Satıcıdan Gerekli Pazarlama Faaliyetlerini Yapmasını Talep Etme Hakkı
Taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden taraflar arasında çift taraflı olarak sözleşmenin yürürlüğünü sağlama açısından talepler oluşabilir. Taraflar birbirlerinden bilgi ve belge talep edebilecekleri gibi üretimin artması yükümlülüğündeki tek satıcının da gerekli pazarlama faaliyetlerini yerine getirmesi gerekmektedir. Üretici de bu hususta tek satıcıyla birlikte hareket edebilecektir.
Tek satıcı üreticiye gerekli bilgileri verirken ilgili pazardaki müşterilerini ve Pazar bilgilerini iletebilecektir. Her halde tek satıcının kendi emeğiyle elde ettiği müşterilerini üretici ile paylaşmasına dair bir zorunluluğun sözleşmede yer almasının hakkaniyete uygun düşmeme hali olabilir veya ticari sırlar nedeniyle bu bilgileri üretici ile paylaşamayacak durumda olabilir. Bu gibi durumlarda sözleşmeye aykırılık hali her durumda oluşmayabilir[22].
Aynı şekilde üreticinin de tek satıcıdan ticari sırları gizlemesinde tek satıcı için onarılamaz şekilde bir zarar oluşması dışında aksi sözleşmede yer almadıkça uygulamada sorun yaşanmamaktadır.
2. Üreticinin Yükümlülükleri
a. Teslim Yükümlülüğü
Tek satıcılık sözleşmesi kapsamında üretici, çerçeve sözleşme mahiyetindeki tek satıcılık sözleşmesi hükümleri uyarınca tek satıcının siparişlerini oluşturan birel satış sözleşmeleri uyarınca mal teslimi yapmakla yükümlüdür[23].
Sözleşme kapsamında üreticinin üretim ve teslimde yaşanacak güçlükler ile sipariş edilen malları teslim edememesi halinde sorumlu tutulamayacağı yönünde yer alacak hükümlere yer verilmesi halinde tek satıcının menfaatleri somut olaya göre orantısız olarak ihlal ediliyorsa ilgili sözleşme geçersiz sayılabilecektir[24].
b. Tek Satıcıyı Destekleme ve Sadakat Yükümlülüğü
Tek satıcı sözleşme kapsamında üreticiye bağımlı haldedir ve tek satıcılık sözleşmesi kapsamında yatırımlar yapmaktadır. Üreticinin de tek satıcıyı destekler mahiyette işlemler yapması gerekmektedir ve bu işlemler tarafların arasındaki güven ilişkisine önayak olacaktır[25].
Diğer sürekli borçlara kıyasla karşılıklı menfaatin korunabilmesi için üreticinin daha kapsamlı şekilde tek satıcıyı koruması gerekebilmektedir[26]. Üretici, tek satıcının ticaretini artırmak için tek satıcıya gerekli bazı malzemeleri veya benzeri ürünleri verebilir fakat bu ürünler daha sonra üreticiye iade edilebilir, edilmeyebilir veya bedeli üreticiye ödenebilir[27].
Sadakat yükümlülüğü üreticiyi tek satıcılık sözleşmesi kapsamında sınırlayıcı niteliklere sahip olabilir ki üretici üretim ve dağıtım gibi hususlarda tek satıcının menfaatlerini dikkate almak zorunda kalabilir[28].
c. Tek Satıcının Bölgesinde Satış Yapmama Yükümlülüğü
Tek satıcılık hakkı neticesinde yapımcının tek satıcının pazarında satış yapmaması ve başka kişilere bu hakkı vermemesi gerekir[29]. Her halde tek satıcıya belirli bir bölgede tek satıcılık sözleşmesi kapsamında münhasır satış yetkisi verilmektedir.
Tek satıcılık sözleşmesi ile taraflar bu hakkın unsurlarını serbestçe belirleyebilir[30], her halde hakkın nasıl kullanılacağının sözleşmede açıkça belirtilmesi ile tek satıcılık sözleşmesinin esası hakkında detaylı bilgiye sahip olunacaktır.
Tek satıcılık sözleşmesi kapsamında üreticinin aynı bölgede satış yapabileceği veya başka satıcılara mal satabileceği de öngörülebilse de doktrinde bu husus sözleşmenin esasına aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle eleştirilmektedir[31].
3. Tek Satıcının Hakları
a. Tek Satıcıdan Sözleşme Konusu Malı Talep Etme Hakkı
Tek satıcı, üretici ile akdettiği tek satıcılık sözleşmesi kapsamında üreticiden sözleşmeye konu malları sipariş etme hakkına sahiptir ve üreticinin bu malları tek satıcıya ulaştırması gerekmektedir. Tek satıcıya sözleşme konusu malların teslim edilmemesi hallerinde sözleşmenin haklı nedenle feshi hali oluşabilir.
Üretici, tek satıcının siparişleri doğrultusunda mal teslimi yapacaktır, aksi hallerde tek satıcının stoklarında olumsuzluklar yaşanabilecektir ki bunlar genellikle ilgili pazardaki arza göre tek satıcı tarafından belirleneceğinden sözleşme açısından daha sağlıklı olacaktır.
b. Sözleşme Konusu Mala İlişkin Haklar
Tek satıcı sözleşmeye konu edilen malları kendi nam ve hesabına satarak riski kendi üzerine almaktadır, bu nedenle yapımcının mallarının sözleşmede belirlenen özelliklerle talep edebilecektir ve üretici de malı sözleşmedeki özellikleriyle teslim etmelidir. Her sözleşmede malların özelliklerinin detaylı olarak belirlenmesi beklenemeyecek olup teslim anına kadar belirlenmesi yeterli görülmektedir[32].
c. Olağandışı Masrafları Üreticiden Talep Etme Hakkı
Tek satıcılık sözleşmesinde açıkça belirtilmedikçe, kendi nam ve hesabına çalışan tek satıcı herhangi bir masrafını üreticiden talep edemeyecektir.
Üreticinin sözleşmede yer almayan fakat sözleşmeye aykırılık teşkil etmeyen bir talebi olması nedeniyle tek satıcının beklenmeyen masrafları oluşması gibi durumlarda tek satıcı, üreticiden bu masrafların tamamını veya uygun düşen bir kısmını talep edebilecektir. Tek satıcının yol açtığı masraflar ise üreticiden talep edilememektedir.
4. Tek Satıcının Yükümlülükleri
a. Tek Satıcılık Sözleşmesi Kapsamındaki Malı Satma Yükümlülüğü
Tek satıcı, tek satıcılık sözleşmesine konu malı, kendisine verilen bölgede satmakla yükümlüdür. Tek satıcı, üreticinin ürettiği ve kendisine teslim ettiği ürünleri satarak kendi nam ve hesabına ticari faaliyet gerçekleştirmelidir. Tek satıcı, malların satılabilmesi için gerekli ortamı hazırlamakla yükümlüdür. Üretici, tek satıcının satış için yetersiz kaldığı kanısına varırsa satış yapılabilmesi için gerekli işlemleri yapmasını talep edebilir.
Tek satıcının üreticinin mallarını almaması ve satmaması halinde üretici zarara uğrayacak ve sözleşmenin esasına aykırılık oluşacaktır.
b. Üreticinin Sürümünü Artırma Yükümlülüğü
Tek satıcı, üreticinin ürünlerini ilgili pazarda pazarlamalı, satmalı ve satış sonrası destek sağlamalıdır; bu şekilde üreticinin sürümü artacaktır ve üreticinin sözleşme yapma iradesi yerine getirilecektir[33].
Tek satıcının bu işlemleri, sözleşme süresince devam etmeli ve süreklilik arz etmelidir. Pazarlama açısından tek satıcının özellikle reklam gibi işlemler yapması ve üreticinin malını satış yaptığı pazarda duyurması gerekmektedir. Pazarlama gibi işlemlerde üretici, tek satıcıyla birlikte çalışabilir[34].
Yine malın pazardaki değerini artırma ve üreticinin sürümünü artırabilmek adına satış sonrası destek de tek satıcı tarafından yapılabilir[35].
II. Tek Satıcılık Sözleşmesine Uygulanacak Hukuk
Tek satıcılık sözleşmelerinde MÖHUK m. 2 uyarınca belirlenen yabancılık unsuru birbirinden farklı hallerde ortaya çıkabilmektedir[36]. Yabancılık unsuru, genellikle tek satıcılık sözleşmesi ile yeni pazarlara ulaşmak isteyen üreticilerin hedef pazarı olan ülkedeki satıcılarla akdettiği sözleşmelerin varlığı nedeniyle çoğunlukla tarafların iş yerlerinin farklı ülkelerde yer alsa da sözleşmenin yapıldığı yer veya tarafların vatandaşlıklarından da ortaya çıkabilir[37]. Yabancılık unsurunun bulunması için kapalı sayma prensibi tercih edilemeyeceği gibi her somut olay için ayrıca değerlendirme yapılması gerekir.
Yabancılık unsuru içeren her sözleşmede olduğu gibi tek satıcılık sözleşmelerinde de uyuşmazlık olması halinde yetkili hukukun tespit edilmesi gerekmektedir. MÖHUK kapsamında tek satıcılık sözleşmeleri için özel bir düzenleme yer almadığı gerekçesiyle uygulanacak hukukun tespit edilmesinde MÖHUK m. 24 uygulama alanı bulacaktır.
MÖHUK m. 24 uyarınca tarafların sözleşmelerine uygulanacak hukuku seçmelerinin önünde bir engel bulunmamaktadır, fakat tarafların sözleşmeleri için herhangi bir hukuk seçimi yapmamaları halinde yetkili hukukun tespiti gerekmektedir.
A. Tarafların Tek Satıcılık Sözleşmelerinde Uygulanacak Hukuku Belirlemeleri
Tarafların sözleşme serbestisi bazı hukuklarda genel kural olarak yer almakta, milletlerarası özel hukukta da aynı şekilde bu ilkeden hareket edilmektedir[38]. Taraflar hukuk seçimi yapmak için kanunlar ihtilafı kuralları uyarınca yetkilidir. Taraflar yetkili hukuku ve mahkeme hukukundan farklı bir hukuk seçmekte serbesttir[39]. ATIF VERİLECEK BAŞKA ŞEY BUL
Taraflarca hukuk seçimi yapılırken seçilecek hukukun seçim yapma serbestisi vermediği durumlar olsa da tarafların hukuk seçimi geçerli olacaktır. Tarafların hukuk seçimi yapması hususunda seçilen hukukta hukuk seçimi yapmak bazı şartlara bağlanabilir olsa da yine kanunlar ihtilafı kuralları nedeniyle taraflar bu şartlara bağlı kalmayabilirler.
Taraflar bir hukuk seçimi yaptıkları anda kanunlar ihtilafı açısından bir bağlanma oluştururlar[40]. Tarafların irade serbestileri kapsamında herhangi bir hukuk düzenini tamamen bertaraf etme hakları saklıdır. Maddi hukuk açısından ise tarafların her ne kadar irade serbestileri var olsa da yine aynı düzenlemede de yer aldığı üzere taraflar emredici olmayan kuralların aksini kararlaştırabilecektir[41]. Tarafların bir hukuk seçimi yapmaları halinde objektif bağlama kuralları uyarınca yetkili hukukun emredici hukuk kurallarını bertaraf ederek kendi seçtikleri hukukun emredici hükümlerine tabi olurlar[42].
Taraflar her ne kadar kendi aralarında akdedecekleri sözleşme ile bir hukuku seçme veya bertaraf etme yetkilerine sahip olsalar da aynı zamanda bir hukukun sadece belli hükümlerini de seçebilirler. Tarafların bir hukuku seçmeleri halinde seçilen hukukun emredici hükümleri ile birlikte diğer tüm hükümleri de sözleşme kapsamında çıkacak uyuşmazlıklarda uygulanacakken bir hukukun yalnızca belirli hükümlerini seçmeleri halinde sadece bu hükümler uygulanabilir; bu husus İngiliz Hukuku kapsamında “incorporation”, Alman Hukuku kapsamında ise “materiellrechtliche Verweisung” olarak tanımlanmaktadır, Türk Hukuku kapsamında ise bu hususta Türkçe tanımın “akde dahil etme” olduğu belirtilmektedir[43].
Taraflar, bir hukuk düzeni seçimi yaparken bu hukuk düzeninin maddi hukukunu uygulamayı tercih edebileceği hususunda daha önce yapılan açıklamalarımız ile bir hukukun belirli hükümlerinin sözleşmede yer alması durumunu maddi hukuk anlamında bağlanma olarak tanımlayabiliriz. Maddi hukuk anlamında bağlanma ile bir hukuk düzeninin belli kurallarının sözleşmenin içeriği haline getirilmesi gerekmektedir. Bu hükümlerin geçerli olabilmesi için, kanunlar ihtilafı hükümleri gereğince yetkili hukukun emredici hükümlerine bir aykırılık bulunmaması gerekir[44]. Sözleşmede maddi hukuk anlamında bir bağlanma yer alması halinde sözleşme bu belirli hükümlerin hukukuna değil, yetkili hukuka tabi olacaktır. Tarafların sözleşmelerinde bu şekilde farklı bir hukukun belirli hükümleri yer aldığında, ilgili hükümler değiştirildiğinde bile sözleşmede belirtili hükümler değişmez.
1. Hukuk Seçiminin Geçerliliğine Uygulanacak Hukuk
Taraflar, tek satıcılık sözleşmeleri kapsamında hukuk seçimi yapabilecekleri gibi daha sonra akdedecekleri başka bir sözleşme ile de tek satıcılık sözleşmelerine uygulanacak hukuku kararlaştırabilirler. Uygulama kapsamında genellikle tek satıcılık sözleşmesi içerisinde hukuk seçimi yer alır[45].
Hukuk seçimi her ne kadar asıl sözleşme içerisinde yer alabiliyor olsa da asıl sözleşmeden hukuken ayrı tutulması gereken bir sözleşmedir. Asıl sözleşme ile hukuk seçimine dair sözleşme açıkladığımız gibi uygulamada aynı sözleşme içerisinde yer alsa da asıl sözleşme ile hukuk seçimi sözleşmelerinin ayrılması ile iki sözleşmeden birinin geçerliliği hususunda yaşanacak durumlarda diğer sözleşme ayakta kalabilir[46]. Bu şekilde seçilen hukuka göre tek satıcılık sözleşmesi geçersiz olsa da hukuk seçimi sözleşmesi geçerli olabilecektir[47].
Hukuk seçimine ilişkin sözleşmenin geçerli olup olmadığı, MÖHUK m. 32 uyarınca tek satıcılık sözleşmesine uygulanacak hukuka göre belirlenecektir. Tek satıcılık sözleşmesi ve sözleşmeye uygulanacak hukukun belirlendiği sözleşme aynı hukuka tabi tutulmalıdır[48].
Seçilen hukukun, hukuk seçiminin geçerliliği hususunda karar merci olması gerektiği savunulmaktadır[49]. Taraflar aynı sözleşme içinde birden fazla hukuk seçimi yapmış olabilirler ki bu hallerde her seçilen hukuk bazında sözleşmenin geçerliliği araştırılmalıdır[50].
Hukuk seçimi halinde seçimin geçerliliğinin seçilen hukuka bağlı olması kuralı sözleşmede yanılma, aldatma veya korkutma durumlarında da uygulanır. Bu durumda sözleşmenin meydana gelişi ve irade eksiklikleri lex cause’ye tabi olacaktır[51].
Taraflar sözleşmeler için uygulanacak hukuku seçme iradesinde serbest oldukları gibi, sözleşmeye uygulanacak hukukun seçimi için de uygulanacak bir hukuk seçebilir. Tarafların sözleşmeye uygulanacak hukuku şartlı, kademeli, tek taraflı veya alternatifli olarak seçtikleri durumlarda hukuk seçimine hangi hukukun uygulanacağı da belirlenmemişse hakkında karar verilmesi gereken hukuki uyuşmazlığa fiilen hangi hukukun uygulanması gerektiği tespit edilecektir.
2. Hukuk Seçimi Türleri
a. Kademeli Hukuk Seçimi
Taraflar, tek satıcılık sözleşmelerine uygulanacak hukuku, belirli ve sözleşmede açıkça belirtilmiş durumların gerçekleşmesi halinde geçerli olacak şekilde belirtebilirler, bu duruma şartlı hukuk seçimi adı verilir. Şart, bir hukukun geçerliliği için olabileceği gibi geçerli olan hukukun değişeceği gibi haller için de belirtilebilir ki bu kademeli hukuk seçimi isimli tür ile benzerdir[52].
Taraflar, sözleşme ile seçtikleri hukukun belirli durumların gerçekleşmesi halinde başka bir hukuk olarak değişebileceğini belirterek kademeli hukuk seçimi yapabilirler, bu durumun şartlı hukuk seçimi gibi görüldüğünden bahsetmiştik.
b. Olumsuz Hukuk Seçimi
Taraflar, sözleşmeye uygulanacak hukuku seçerek diğer hukukları bertaraf edebilecekleri gibi; tarafların iradesi ile sözleşmeye uygulanmayacak hukuk da seçilebilir ki bu duruma olumsuz hukuk seçimi adı verilir. Doktrindeki bazı görüşlere göre olumsuz hukuk seçimi ile sözleşmeye objektif bağlama noktası ile yetkili olarak seçilebilecek tüm hukuklar bertaraf edilmişse olumsuz hukuk seçimi geçersiz sayılabilir[53]. Tarafların tüm milli hukukları olumsuz hukuk seçimi ile bertaraf etmeleri halinde hukuk seçimi sözleşmesi geçersiz sayılacaktır[54].
c. Kısmi Hukuk Seçimi
MÖHUK m. 24/2 uyarınca taraflar, sözleşmeye uygulanacak hukuku tamamen seçebildikleri gibi kısmen de seçebilirler. Kısmi hukuk seçimi, kendi içinde bir bütün oluşturan tek bir sözleşmenin parça parça farklı hukuklara tabi olması olarak tanımlanır[55]. Tarafların bu şekilde sözleşmeye uygulanacak hukukun bir kısmını bir hukuk, başka bir kısmını başka bir hukuk olarak seçerek karmaşık bir durum oluşturmaları durumuna uygulamada fazla rastlanılmaz.
Kısmi hukuk seçiminin neticesinde birbirine ters hükümler içeren hukuk sistemlerinin yer alma ihtimali[56] doğmakta ve bunun sonucunda taraflar arasında da hukuki bir güvensizlik ortamı oluşmaktadır[57]. Her ne kadar bir güvensizlik hali olabilse de taraflar sözleşmeyi uygulanacak hukuka göre parçaladıklarında her husus için ayrı ayrı menfaatlerine uygun hukuklar seçebileceklerdir. Sözleşmenin bu şekilde parçalanabilmesi için sözleşmedeki birbirinden ayrı hususlar için birbirinden farklı hukukların seçilmesi gerekmektedir[58], birbirinden ayrılamayacak hususlara farklı hukuk sistemlerinin uygulanamayacağı belirtilmektedir[59].
3. Seçilen Hukukun Sözleşmeyi Geçersiz Kılması
Sözleşmede belirtilen hukuk nedeniyle tek satıcılık sözleşmesinin geçersiz olduğu durumlarda tek satıcılık sözleşmesinde bulunan hukuk seçimi geçersiz sayılabilir veya tek satıcılık sözleşmesinde tarafların bu hususu bilmeleri halinde nasıl davranacakları objektif olarak belirlenerek sözleşmenin ayakta tutulması için gereken özen gösterilmelidir[60]. Geçersizlik türüne göre tarafların birbirlerine karşı ileri sürebilecekleri talepler açısından da hukukun geçerli sayılacağı varsayıma göre hareket etmek gerekecektir[61].
Taraflar, sözleşmeye uygulanacak hukukun sözleşmeyi geçersiz kıldığı yönünde daha sonradan bilgi sahibi olurlarsa, kendi aralarında yeni bir sözleşme ile yeni bir hukuk seçimi yapabileceklerdir.
MÖHUK m. 24 kapsamında taraflarca seçilen hukukun sözleşme ile objektif bağlantı noktalarına sahip bir ülke hukuku olmasının zorunlu olduğuna veya tarafların herhangi bir ilgisi olmayan başka bir hukuku seçip seçemeyecekleri hususunda bir sınırlama yer almadığı görülecektir[62]; doktrin kapsamında da tarafların herhangi bir şekilde sınırlandırılmaması gerektiği savunulmaktadır[63].
MÖHUK m. 24/4 kapsamında tarafların seçtikleri hukuk aksi kararlaştırılmadıkça maddi hükümler açısından uygulanacaktır ve kanunlar ihtilafı kuralları dikkate alınmayacaktır; aksi taktirde tarafların öngöremeyeceği hukuk düzenlemeleri sözleşmeden doğan uyuşmazlığa uygulanabilecektir[64].
4. Seçilen Hukuka Göre Çözüm Mercileri
Uyuşmazlıkların çözümünde tahkim yolu izleneceği durumlarda hakimlerin belirli devletlerin hukuklarını uygulamak gibi zorunlulukları bulunmamakla birlikte hakemlerin lex mercatoria uygulama yetkileri taraflarca belirlenebilir. Tarafların tek satıcılık sözleşmelerine uygulanacak hukuku belirlememeleri halinde bu hususta hakemler uygulanması gereken hukuku kendileri tespit ederek karar verebilecektir[65].
Uyuşmazlığın devlet yargısında çözümleneceği durumlarda seçilen ve esasa uygulanacak hukukta lex mercatoria’nın yer alıp almayacağı lex fori’nin kanunlar ihtilafı kuralları tarafından belirlenecektir. Uygulamada devlet mahkemelerinde, mahkemenin kendi hukuku yerine farklı bir devlet hukuku uygulamasına fazla rastlanılmaz[66]. Doktrinde, tarafların mahkemede lex mercatoria’nın uygulanmasını seçtikleri sözleşmelerde seçilecek hukuk seçilmemiş olarak görülerek objektif bağlama kuralları uygulanacaktır[67]. Lex mercatoria’nın seçilmesi halinde uyuşmazlık çözümünde kullanılacak hukuk öngörülemeyeceği için tarafların da sonuçları öngörme şansı bulunamayabilecektir.
5. Tarafların Uygulanacak Hukuku Açık ve Zımni Olarak Seçmeleri
Tarafların MÖHUK m. 24/1-1 uyarınca açıkça seçtikleri hukuk, tek satıcılık sözleşmesine uygulanacak hukuktur. Açık hukuk seçimi, tarafların herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde net bir şekilde sözleşmeye uygulanacak hukuku seçtikleri sözleşme türleridir. Açık sözleşme türlerine örnek olarak “taraflar arasında işbu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklara Türk hukuku uygulanacaktır” şeklinde bir tümlecin varlığı halinde açık hukuk seçiminin varlığı görülmektedir.
MÖHUK m. 24/1-2 uyarınca, sözleşme hükümlerinden veya halin şartlarından tereddüde yer vermeyecek şekilde anlaşılan hukuk seçimleri de geçerli sözleşmeler olarak sayılacaktır ki bu tür hukuk seçimleri açıkça sözleşmede belirtilmedikleri fakat tereddüde yer vermeden anlaşılabildikleri için zımni hukuk seçimi olarak tanımlanmaktadır. Sözleşme kapsamında açık hukuk seçimleri ayrı bir sözleşme olarak yer alsa da zımni hukuk seçimi de aynı şekilde tek satıcılık sözleşmelerinden ayrı bir sözleşme niteliği taşımaktadır[68]. Zımni hukukun varlığı, MÖHUK m. 24/1-2 uyarınca belirlenen şartlar uyarınca belirlenecektir, fakat bu hususta emareler ile hareket edilebilmektedir.
Sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların çözümü için taraflar arasında açıkça yetkili bir mahkemenin seçilmesi halinde, taraflarca zımnen bir hukuk seçimi yapıldığı kabul edilmektedir. Mahkemeler, yukarıda lex mercatoria hususunda değindiğimiz üzere en iyi kendi hukuk sistemlerini uygulayacakları için yetkili mahkemenin seçimi, yetkili hukukun zımnen seçildiği şeklinde kabul edilir[69].
Tek satıcılık sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkta, tarafların uyuşmazlıklarının çözümü için yargıya başvurdukları süreçte, tarafımızca yargı merciine başvuru yapıldıktan sonra diğer tarafça başvuru merciinin yetkisizliğine ilişkin bir itiraz ileri sürmeleri veya sürmemeleri de zımni hukuk seçimi olarak değerlendirilebileceği gibi hususların uygulamada sıklıkla karşılaşılan durumlar olduğu görülmektedir. Tarafların yargılama esnasında ileri sürdükleri beyan ve itirazlarında dayandıkları hükümlerin de karşılıklı olarak aynı hukuka dayandıkları durumlar da zımnen hukuk seçimi olarak kabul edilebilecektir[70].
Tarafların sözleşmenin ifa yerini ortak bir şekilde belirlemeleri durumu da somut olaya göre tek başına bir emare olarak kabul edilebilir veya yardımcı emare olarak kabul edilebilir. Tek satıcılık sözleşmelerinde de bu durumda aksi bir emare olmaması halinde sözleşmenin ifa yeri olan satıcının yeri hukuku uygulanabilecektir.
Taraflar, tek satıcılık sözleşmesinde bir hukuk sistemine ait terimleri kullanarak, bir hukuk sisteminde yer alan çerçeve bir sözleşmenin tamamını kullanarak veya bu çerçeve sözleşmenin belli hükümlerine tek satıcılık sözleşmesinde yer vererek, belirli hukuk sistemindeki hükümlere veya bazı düzenlemelerine atıf yaparak da zımni hukuk seçimi yapmış kabul edilirler.
Tarafların tek satıcılık sözleşmesini ifa ettikleri sözleşme diline ait devlet hukuku da zımni hukuk seçimi olarak kabul edilebilir.
Tarafların standart sözleşme ve genel işlem koşulları kullanmaları halinde, ilgili standart sözleşmelerin ve genel işlem koşullarının kullanıldığı hukuk sistemi de zımnen bir hukuk seçimi olarak kabul edilebilir.
Taraflar, farklı süreler boyunca daha önce hukuk seçimi yapıp daha sonra akdettikleri sözleşmede bir hukuk seçimi yapmamışlarsa, daha önce seçtikleri hukukun zımnen seçilen hukuk olduğu kabul edilebilir.
Tarafların aynı vatandaşlıktan olmaları veya şirket merkezlerinin aynı ülkede bulunmaları da tarafların zımnen hukuk seçimi olarak kabul edilebilir.
Dağıtım sözleşmelerine özel olarak, dağıtım hakkının kullanıldığı yerin zımni hukuk seçimi olarak kabul edilebileceği belirtilmektedir. Tek satıcılık sözleşmelerinde açıkça hukuk sisteminin seçilmemesi halinde, açıklandığı üzere tek satıcının sahip olduğu tek satıcının sözleşme borcunu da ifa edeceği ve satış yapacağı yer hukukunun uygulanacak hukuk olarak zımnen seçilebildiği anlaşılmaktadır.
6. Hukuk Seçiminde Şekil
MÖHUK m.7 uyarınca, hukuk seçiminin şekline sözleşmenin yapıldığı yer hukuku veya sözleşmenin esasına uygulanacak hukuka göre yapılacak araştırma sonucunda karar verilecektir.
Sözleşme türlerine göre bazı sözleşmeler şekil şartına bağlı olsa bile yetkili hukukun Türk hukuku olduğu hallerde hukuk seçiminin MÖHUK m. 24 uyarınca şekil şartı olmadığı nedeniyle esas sözleşme için geçerli olan şekil şartlarının sözleşmeye uygulanacak hukuka dair sözleşmeye etki etmeyeceği açıkça ortadadır[71].
B. Tarafların Uygulanacak Hukuk Seçimi Yapmamaları Halinde Uygulanacak Hukukun Belirlenmesi
Tarafların tek satıcılık sözleşmesi akdetmelerine rağmen yetkili bir hukuk seçmemeleri halinde ortaya uyuşmazlık çıktığında yetkili hukuk hakim tarafından MÖHUK m. 2/1 uyarınca re’sen objektif bağlama noktalarının tespiti yöntemi ile yapılacaktır.
MÖHUK m. 24/4 uyarınca, tarafların hukuk seçimi yapmamaları halinde ilgili sözleşme nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa sözleşmeyle en sıkı ilişkili hukuk uygulanacaktır. En sıkı ilişkili hukukun nasıl tespit edileceği ilgili hükümde yer almakla beraber somut olayda sözleşmeyle daha sıkı ilişkili bir hukukun varlığı halinde sözleşme bu daha sıkı ilişkili hukuka tabi olabilecektir.
Tek satıcılık sözleşmeleri açısından yetkili hukukun tespiti aşamasında hakim tarafından tek satıcılık sözleşmesinin hangi sözleşme türü olduğu, bu durumun tespitinden sonra da hangi bağlama noktalarının yer alabileceği araştırılmalıdır[72].
Tek satıcılık sözleşmesi daha önce de belirttiğimiz gibi doğası gereği uzun süreli olarak yapılabilmektedir, fakat taraflar bu uzun süre içerisinde edimin ifa yerini değiştirebilir. Tek satıcılık sözleşmesindeki tarafların statüleri sabit görülse de duruma göre değişkenlik gösterebilir[73]. Statü değişikliği, tek satıcılık sözleşmesinin içeriği olan edimin başka bir tarafça yerine getirileceği şeklinde veya tarafların işyerinin başka yere taşınması ile ortaya çıkabilir.
Tek satıcılık sözleşmesi taraflarının her ikisinin de işyerinin başka yere taşınması sonucunda sözleşme ile en sıkı ilişkili hukukun MÖHUK m. 24 uyarınca karakteristik edim borçlusunun yeri olarak belirlenmesi ortadan kalkacak, m. 24/4 uyarınca yeni yerin hukukunun sözleşmeye uygulanması gündeme gelecektir.
1. Tek Satıcılık Sözleşmesinden Doğan Birel Satış Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk
Tek satıcılık sözleşmeleri, daha önce belirttiğimiz gibi uygulamada genellikle çerçeve sözleşme olarak yer almaktadır. Tek satıcılık sözleşmesinin çerçeve sözleşme niteliği gereği ifası sırasında yapılacak birel satış sözleşmelerinin temel şart ve genel hatları belirlenir[74]. Tek satıcılık sözleşmesinin ifası sırasında üretici ve tek satıcı arasında sürekli olarak birel satış sözleşmeleri yapılmaktadır. Taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesinin ifası için yapılan her birel satış sözleşmesi her ne kadar tek satıcılık sözleşmesinden hukuken bağımsız dursa da bu iki sözleşme birbirine çerçeve sözleşme hükümleri ile bağlıdır ve tek satıcılık sözleşmesine uygulanacak hukuka göre birel satış sözleşmelerinde ortaya çıkan uyuşmazlıklara uygulanacak hukuk belirlenir[75].
2. Karakteristik Edim Borçlusunun Tespiti
Karakteristik edim, karşılıklı edimler içeren sözleşmelerde, sözleşmeyi karakterize eden, sözleşmenin o isim altında isimlendirilmesine yol açan; ilişkide rizikolu olduğu kabul edilen edimdir. Edimlerden birinin para olduğu sözleşmelerde, karşı tarafın ediminin karakteristik olduğu kabul edilmektedir[76]. Tek satıcılık sözleşmelerinde ise tek satıcının karakteristik edim borçlusu olduğu ağırlıklı olarak kabul edilmektedir[77]. Tek satıcılık sözleşmesinin bayilik, satış gibi diğer sözleşmelerden ayrılmasında tarafların edim borçları gözetildiğinde tek satıcının ediminin üreticinin sürümünü artırmak olduğu ve bu amaçta tek satıcının hedef pazarı kontrol etmesi, müşterilerle ilgilenmesi, reklam üretmesi, stok yapması gibi edimleri yer almaktadır.
Tek satıcılık sözleşmesinin çerçeve hükümleri doğrultusunda yapılan birel satış sözleşmelerinde ise yukarıda yapılan açıklama uyarınca tek satıcının para ödeyen, üreticinin de satış yapan taraf olması nedeniyle birel satış sözleşmelerinde karakteristik edim borçlusu olan taraf üretici taraftır.
C. Yabancı Hukukun Uygulanmasında Sınırlamalar
1. Kamu Düzeni
Yabancı hukukun uygulanmasını sınırlayan hususlardan ilki olan kamu düzenine aykırılık, MÖHUK m. 5 ile düzenlenmiştir. İlgili madde uyarınca yetkili yabancı hukukun belli bir olaya uygulanan hükmü Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunursa bu hüküm uygulama alanı bulamaz, gerekli görülen hallere Türk hukuku uygulanır. Türk kamu düzeni, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Hukuk Genel Kurulu kararında[78] gelişen hukuk sistemlerinde bile tanımı olmamasına rağmen toplumun temel yapısını ve çıkarlarını koruyan kuralların bütünü olarak tanımlanmıştır.
Tek satıcılık sözleşmesinin kamu düzenine aykırı olacağından bahisle yapılamadığı hususlara örnek olarak alkol satışının yasak olduğu ülkelerdeki alkol markalarının herhangi bir satıcı ile tek satıcılık sözleşmesi akdedememesi verilebilir. Başka ve daha somut bir örnek olarak bazı ülkelere ait çikolata fabrikalarının ürünlerinin başka ülkelerde çikolata yasağı olması nedeniyle o ülkelerdeki satıcılarla tek satıcılık sözleşmesi akdetmeleri kamu düzenine aykırılık teşkil edecektir.
2. Doğrudan Uygulanan Kurallar
Bir başka sınırlama türü olan doğrudan uygulanan kurallar, bir devletin, politik, sosyal veya ekonomik organizasyonu gibi kamusal çıkarlarının korunması için uyulması hayati önem taşıyan, bu nedenle uygulama alanına giren tüm uyuşmazlıklara uygulanması gereken kurallar olarak tanımlanırlar[79]. Doğrudan uygulanan kurallar, uyuşmazlıklarda yabancılık unsuruna bakılmaksızın kendi uygulama alanlarına giren uyuşmazlıklara kanunlar ihtilafı kurallarının aracılığı olmadan uygulanan kurallardır. Doğrudan uygulanan kuralların bir sözleşme ilişkisine uygulanabilmesi için bu kuralları uygulayacak ülke ile sözleşme arasında belirli bir ilişkinin varlığı gerekir[80].
Tek satıcılık sözleşmesi bakımından sözleşme konusu malların ithalatının ya da ihracatının yasaklanması mümkündür. Bu yasaklama tarafların devletlerinden veya sözleşmeyle ilişkili üçüncü bir devletin doğrudan uygulanan kurallarından gelen bir yasaktan ortaya çıkabilir. Tek satıcılık sözleşmesinin konusunu oluşturan hususlara yönelik olarak doğrudan uygulanan kural yasağı ortaya çıktığında, tek satıcılık sözleşmesi tarafların feshi ile tamamen ortadan kalkabilir veya somut olaya göre mümkünse sözleşme yeni kurallara göre uyarlanabilir[81]. İşbu yasak veya sözleşmenin ifasını ortadan kaldıran doğrudan uygulanacak kural herhangi bir süre ile kısıtlanmışsa tek satıcılık sözleşmesi ayakta kalabilecekken yasak süresince yapılan birel satış sözleşmeleri ile sınırlı olumsuzluklar yaşanabilir.
Türk hukukunda tek satıcılık sözleşmesine yönelik doğrudan uygulanan kurallar net bir şekilde sayılamamakla birlikte uygulamada tarafların karşısına çıkan durumlar dış ticarete yönelik düzenlemeler, kambiyo mevzuatı[82], şekle ilişkin kurallar, ürünlerin imal ve hazırlanma şartları olarak örneklendirilebilir.
SONUÇ
Çalışmamız kapsamında ilk olarak tek satıcılık sözleşmelerinin tanımı, benzer sözleşmeler ile arasındaki farkları ve geçerlilik halleri açıklanarak tek satıcılık sözleşmeleri genel olarak ele alınmıştır.
Çalışmamızın devamında, tek satıcılık sözleşmelerinin taraflarının sözleşmede ortaya çıkacak uyuşmazlıklara uygulanacak hukuk seçimi hususu detaylandırılmış, açık ve zımni olarak hukuk seçiminin farkları açıklanmış ve hukuk seçiminin şekli belirtilmiştir.
Çalışmamız kapsamında tek satıcılık sözleşmelerine uygulanacak hukukun taraflarca seçilmemesi halinde uygulanacak hususlar belirtilmiş̧, tek satıcılık sözleşmesinin çerçeve sözleşme olarak düzenlenmesi halinde birel satış sözleşmeleri açıklanarak birel satış sözleşmelerine uygulanacak hukukun tespiti belirtilmiştir. Aynı başlık altında satıcılık sözleşmelerinin karakteristik edim borçlusunun tespiti ile uygulanacak hukukun ilişkisi açıklanmıştır.
Çalışmamızın son kısmında -se uygulanacak hukuk seçimine karşı oluşabilecek sınırlamalar belirtilerek tarafların seçtikleri hukuka rağmen hukuku uygulayamayacakları durumlar açıklanmıştır.
KAYNAKÇA
BERKİ, Osman Fazıl, Türk Hukukunda Kanun İhtilafları, Ankara, 1971.
BULUR, Caner, Tek Satıcılık Sözleşmesi ile Franchise Sözleşmesinin Karşılaştırılması, Prof. Dr. Erhan Adal’a Armağan, YÜHFD, Y. : 2011-2012, C. : 2-1, S. : 2-1, s. 755-778
DOĞAN, Vahit, Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2024. (DOĞAN, MÖHUK.)
DOĞAN, Vahit, Teminat Mektupları, 2020. (DOĞAN, Teminat Mektupları.)
EKŞİ, Nuray, Kanunlar İhtilafı Alanında “Incorporation”, Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, S. 1-2, 1999-2000, s. 263-291.
EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2023.
GENÇ, Yasemin, Türk Hukukunda Distribütörlük Sözleşmeleri, Rekabet Kurumu Perşembe Konferansları 13, Ankara, 2001, s. 147-173.
GÖKYAYLA, Cemile Demir, Milletlerarası Özel Hukukta Tek Satıcılık Sözleşmeleri (Münhasır Bayilik Sözleşmeleri), İstanbul, 2013.
GÜÇLÜER, Alev, Tek Satıcılık Sözleşmesi, İstanbul, 2023.
GÜRKAYNAK, Gönenç / KARAOĞLAN, Ceyda / ULUAY, Tolga, Tek Satıcılık Sözleşmesinin Sona Ermesi ve Sona Ermenin Sonuçları, Terazi Hukuk Dergisi, C. 8, S. 85, 2013, s. 14-26.
HORN, Helmut, Internationales Vertragsrecht, Viyana, 1999.
İRTEM, Esen, Tek Tek Satıcılık Sözleşmesi ve Tek Satıcının Üçüncü Kişilere Karşı Sahip Olduğu Haklar, Prof. Dr. Duygun Yarsuvat’a Armağan, YÜHFD, Y. 2012, C. IX, S. 2, s. 797-834.
İŞGÜZAR, Hasan: Tek Satıcılık Sözleşmesi, Ankara, 1989.
KARAYALÇIN, Yaşar, İnhisari Satış Sözleşmesi – Butlan, Özel Hukukta Meseleler ve Görüşler – Hukuki Mütalalar, Ankara, 1975, s .85-103.
KASSİS, Antoine, Le Nouveau Droit Europêen Des Contrats Internationaux, Paris, 1993.
OĞUZMAN, Kemal / ÖZ, Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt – 1, İstanbul, 2023.
ÖZKAN, Işıl, Devletler Özel Hukukunda İkametgah, Mutad Mesken ve İşyeri Bağlama Noktalarının Yeniden Değerlendirilmesi, Ankara, 2023
ÖZDEMİR KOCASAKAL, Hatice, Sözleşmelere Uygulanacak Hukukun MÖHUK m. 24 Çerçevesinde Tespiti ve Üçüncü Devletin Doğrudan Uygulanan Kuralları, Milletlerarası Hukuk Bülteni, S. 1-2, 2010, s. 27-88.
SARGIN, Fügen, Milletlerarası Unsurlu Patent ve Ticari Marka Lisansı Sözleşmesine Uygulanacak Hukuk, Ankara, 2002.
SEROZAN, Rona / BAYSAL, Başak / SANLI, Kerem Cem, Borçlar Hukuku Özel Bölüm, İstanbul, 2019.
SOMMER, Björn, Vertragsgestaltung bei Vertriebssystemen im internationalen Vergleich, Köln, 2000.
ŞANLI, Cemal, Uluslararası Ticari Akitlerin Hazırlanması ve Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları, İstanbul, 2023.
ŞENOL, Nilay, Bayilik Sözleşmesi Sona Ermesi ve Sonuçları, İstanbul, 2011.
TANDOĞAN, Haluk, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Ankara, 1985.
TEKİNALP, Gülören, Acenta Sözleşmesine Uygulanan Kanunlar İhtilafı Kuralı, İstanbul, 1972. (TEKİNALP, Acente)
TEKİNALP, Gülören, Milletlerarası Özel Hukuk Bağlama Kuralları, İstanbul, 2020, s. 349. (TEKİNALP, Bağlama Kuralları)
TİRYAKİOĞLU, Bilgin, Taşınır Mallara İlişkin Milletlerarası Unsurlu Satış Akitlerine Uygulanacak Hukuk, Ankara, 1996.
VISCHER, Frank / HUBER, Lucius / OSER, David, Internationales Vertragsrecht, Bern, 2000.
[1] R.G. 12.12.2007, S. 26728
[2] R.G. 04.02.2011, S. 27836
[3] GÖKYAYLA, Cemile Demir, Milletlerarası Özel Hukukta Tek Satıcılık Sözleşmeleri (Münhasır Bayilik Sözleşmeleri), İstanbul, 2013, s.4 .
[4] İŞGÜZAR, Hasan: Tek Satıcılık Sözleşmesi, Ankara, 1989, s. 14.
[5] İŞGÜZAR, s. 14.
[6] GÜÇLÜER, Alev, Tek Satıcılık Sözleşmesi, İstanbul, 2023, s. 27.
[7] SEROZAN, Rona / BAYSAL, Başak / SANLI, Kerem Cem, Borçlar Hukuku Özel Bölüm, İstanbul, 2019, s. 116.
[8] GÜÇLÜER, s.30.
[9] EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2023, s. 1043.
[10] GÜÇLÜER, s. 32.
[11] GENÇ, Yasemin, Türk Hukukunda Distribütörlük Sözleşmeleri, Rekabet Kurumu Perşembe Konferansları 13, Ankara, 2001, s. 167.
[12] GÖKYAYLA, s. 6.
[13] ŞENOL, Nilay, Bayilik Sözleşmesi Sona Ermesi ve Sonuçları, İstanbul, 2011, s. 8.
[14] SOMMER, Björn, Vertragsgestaltung bei Vertriebssystemen im internationalen Vergleich, Köln, 2000, s. 114.
[15] GÖKYAYLA, s. 10.
[16] OĞUZMAN, Kemal / ÖZ, Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt – 1, İstanbul, 2023, s. 138-140.
[17] GÖKYAYLA, s. 38.
[18] KARAYALÇIN, Yaşar, İnhisari Satış Sözleşmesi – Butlan, Özel Hukukta Meseleler ve Görüşler – Hukuki Mütalalar, Ankara, 1975, s.95.
[19] GÖKYAYLA, s. 39. Ayrıca TBK m. 430: “Belirli süreli hizmet sözleşmesi, aksi kararlaştırılmadıkça, fesih bildiriminde bulunulmasına gerek olmaksızın, sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer. Belirli süreli sözleşme, süresinin bitiminden sonra örtülü olarak sürdürülüyorsa, belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür. Ancak, esaslı bir sebebin varlığı hâlinde, üst üste belirli süreli hizmet sözleşmesi kurulabilir. Taraflardan her biri, on yıldan uzun süreli hizmet sözleşmesini on yıl geçtikten sonra, altı aylık fesih bildirim süresine uyarak feshedebilir. Fesih, ancak bu süreyi izleyen aybaşında hüküm ifade eder. Sözleşmenin fesih bildirimiyle sona ereceği kararlaştırılmış ve iki taraf da fesih bildiriminde bulunmamışsa, sözleşme belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür.”
[20] R.G. 14.02.2011, S. 27846.
[21] BULUR, Caner, Tek Satıcılık Sözleşmesi ile Franchise Sözleşmesinin Karşılaştırılması, Prof. Dr. Erhan Adal’a Armağan, YÜHFD, Y. : 2011-2012, C. : 2-1, S. : 2-1, s. 755-778, s.760.
[22] İŞGÜZAR, s. 75.
[23] İŞGÜZAR, s. 88-89.
[24] GÖKYAYLA, s. 59.
[25] İŞGÜZAR, s. 89.
[26] GÖKYAYLA, s. 61.
[27] TANDOĞAN, Haluk, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Ankara, 1985, s. 49.
[28] SOMMER, s. 124.
[29] İŞGÜZAR, s. 93.
[30] GÖKYAYLA, s. 72.
[31] İŞGÜZAR, s. 95.
[32] İŞGÜZAR, s. 116.
[33] İŞGÜZAR, s. 72.
[34] İRTEM, Esen, Tek Tek Satıcılık Sözleşmesi ve Tek Satıcının Üçüncü Kişilere Karşı Sahip Olduğu Haklar, Prof. Dr. Duygun Yarsuvat’a Armağan, YÜHFD, Y. 2012, C. IX, S. 2, s. 797-834.
[35] İŞGÜZAR, s. 73.
[36] GÖKYAYLA, s. 287.
[37] BERKİ, Osman Fazıl, Türk Hukukunda Kanun İhtilafları, Ankara, 1971, s. 175.
[38]KASSİS, Antoine, Le Nouveau Droit Europêen Des Contrats Internationaux, Paris, 1993, s. 190.
[39] GÖKYAYLA, s. 289.
[40] KASSİS, s. 349.
[41] GÖKYAYLA, s. 291.
[42] TEKİNALP, Gülören, Acenta Sözleşmesine Uygulanan Kanunlar İhtilafı Kuralı, İstanbul, 1972, s. 106. (TEKİNALP, Acenta)
[43] ŞANLI, Cemal / ESEN, Emre / ATAMAN FİGENMEŞE, İnci, Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul, 2023, s. 263.
[44] GÖKYAYLA, s. 292.
[45] EKŞİ, s. 265.
[46] SARGIN, Fügen, Milletlerarası Unsurlu Patent ve Ticari Marka Lisansı Sözleşmesine Uygulanacak Hukuk, Ankara, 2002, s. 205.
[47] ORN, Helmut, Internationales Vertragsrecht, Viyana, 1999, s. 80.
[48] GÖKYAYLA, s. 295.
[49] TİRYAKİOĞLU, Bilgin, Taşınır Mallara İlişkin Milletlerarası Unsurlu Satış Akitlerine Uygulanacak Hukuk, Ankara, 1996, s. 27.
[50] GÖKYAYLA, s. 296.
[51] ŞANLI / ESEN / ATAMAN FİGENMEŞE, s. 277-278.
[52] GÖKYAYLA, s. 298.
[53] VISCHER, Frank / HUBER, Lucius / OSER, David, Internationales Vertragsrecht, Bern, 2000, s. 147.
[54] GÖKYAYLA, s. 299
[55] DOĞAN, Vahit, Teminat Mektupları, Ankara, 2020, s. 41. (DOĞAN, Teminat Mektupları.)
[56] DOĞAN, Vahit, Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2024, s. 367. (DOĞAN, MÖHUK.)
[57] GÖKYAYLA, s. 302.
[58] ŞANLI, Cemal, Uluslararası Ticari Akitlerin Hazırlanması ve Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları, İstanbul, 2023, s. 50.
[59] ŞANLI / ESEN / ATAMAN FİGENMEŞE, s. 267.
[60] GÖKYAYLA, s. 305.
[61] ÖZDEMİR KOCASAKAL, Hatice, Sözleşmelere Uygulanacak Hukukun MÖHUK m. 24 Çerçevesinde Tespiti ve Üçüncü Devletin Doğrudan Uygulanan Kuralları, Milletlerarası Hukuk Bülteni, S. 1-2, 2010, s.29-30.
[62] ÖZDEMİR KOCASAKAL, s. 30.
[63] TEKİNALP, Gülören, Milletlerarası Özel Hukuk Bağlama Kuralları, İstanbul, 2020, s. 336-337. (TEKİNALP, Bağlama Kuralları)
[64] TEKİNALP, Bağlama Kuralları, s. 339.
[65] GÖKYAYLA, s. 314.
[66] KASSİS, s. 373.
[67] ŞANLI / ESEN / ATAMAN FİGENMEŞE, s. 252.
[68] HORN, s. 81.
[69] SARGIN, s. 44
[70] GÖKYAYLA, s. 329-347.
[71] DOĞAN, Teminat Mektupları, s. 271-272.
[72] ŞANLI / ESEN / ATAMAN FİGENMEŞE, s. 46.
[73] GÖKYAYLA, s. 369.
[74] GÜRKAYNAK, Gönenç / KARAOĞLAN, Ceyda / ULUAY, Tolga, Tek Satıcılık Sözleşmesinin Sona Ermesi ve Sona Ermenin Sonuçları, Terazi Hukuk Dergisi, C. 8, S. 85, 2013, s. 16.
[75] ERDEM, Ercüment, Milletlerarası Ticaret Hukuku, İstanbul, 2020, s. 391. Aksi yönde görüşler için bkz: GÖKYAYLA, s. 371.
[76] TEKİNALP, s. 349.
[77] GÖKYAYLA, s. 379.
[78] Yarg. İçtihadı Birleştirme Büyük Hukuk Genel Kurulu (YİBHGK) T.10.02.2012 E. 2010/1 K. 2012/1 “https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/09/20120920-8.htm” (E.T. 15.04.2024)
[79] ÖZDEMİR KOCASAKAL, s. 79-80.
[80] ÖZKAN, Işıl, Devletler Özel Hukukunda İkametgah, Mutad Mesken ve İşyeri Bağlama Noktalarının Yeniden Değerlendirilmesi, Ankara, 2023, s. 136.
[81] GÖKYAYLA, s. 414.
[82] Kambiyo mevzuatı hakkında detaylı bilgi için bkz. https://www.hmb.gov.tr/finansal-piyasalar-ve-kambiyo-mevzuat” E.T. 15.05.2024.
Comments